Bölüm Şarkısı;
Blinding Lights- The Weekend
Keyifli okumalar🤍
-
Mila'dan.
Her gün duyduğumuz sesler kulaklarıma dolarken sessizce yemeğimi yiyordum, çatal bıçak sesleri.
Bazen o bıçaklarla insanları öldürmeyi düşünüyorum fakat bunu kimsenin bilmesine gerek yok.
"Tuzu uzatır mısın?"
"Geçen yaşadığımız şey ne komikti ya, hatırlıyor musunuz?"
Gülüşmeler...
Biz, on kişilik bir gruptuk. Karavanımızla 5 kız ve 5 erkek olarak farklı yerlere seyahat ediyorduk ve bir iki gün konaklıyorduk. Birbirimize bağlı bir arkadaşlığımız vardı, bu kararı almamızda bu etkin olmuştu.
Bir gün arkadaş grubumuza Heja, "Aslında bir karavan alsak ve şehir şehir gezsek ne güzel olur." yazmıştı öylesine. Diğerleri bu fikri güzel bulunca ve aramızdan birinin karavanı olduğunu öğrenince bir anda yollara atmıştık kendimizi.
Şimdi ise gezimizin ikinci günündeydik ve karavanın içinde akşam yemeği yiyorduk. Bu sefer sevdiğimiz bir yerden yemek sipariş etmiştik o yüzden bizim için yorucu olmamıştı. Dün ise hepimiz bir işe girişip kendimizce yemek yapmıştık, bizce güzel olmuştu da.
"Ya acaba diyorum ki, bu şehirde kocaman bir lunapark var ya, oraya mı gitsek? Hem bugün yemek yapıp kendimizi yormadık zaten, olur mu olur. Biraz eğlenmiş oluruz." diye bir fikir attı ortaya Gün.
"Aslında olabilir ama oraya biraz uzak değil miyiz?" dedi genellikle arabayı süren Gece.
"Olsun be abi, sonuçta şehir değiştirmeyeceğiz." diyerek Gün'ü destekledi Atlas.
"Benzini sen mi ödüyorsun Atlas?" diye bir soru yöneltti ona Gece.
Atlas, "İstersen öderim." deyince aralarında kısa süreli bir bakışma ve sessizlik yaşanmıştı. Ben ise yemek yiyerek onları izliyordum.
"Ee, gidiyor muyuz gitmiyor muyuz?" diyerek sessizliği bozdu Gün. Aslında adı Gündüz idi ama Gün denmesini daha çok seviyordu. Hatta bazen ismi neden Gündüz diye arada kendi kendine söyleniyordu. Muhtemelen ilkokulda dalga geçildiği için yapıyordu bunu ama ismi bana göre çok güzeldi. Şimdi 19 yaşındaydı ama hâlâ sevmiyordu ismini.
"Gidiyoruz tabii ki." diyerek ona döndü Atlas ve direksiyona geçti. Gece ona şaşkın şaşkın bakarken o ise karavanı çalıştırmıştı.
"Bi' bekle, lokma boğazımda kalacak." dedim yemeğimi yemeye devam ederken.
"Mila neden bir yemeği on saatte bitiremediğini sorabilir miyim?" diye sordu bana Kaan.
Bilmediğimi söylercesine omuzlarımı kaldırıp indirdim ve yemeye devam ettim ve evet herkes bitirmiş beni bekliyordu. Atlas ise yavaş hızda karavanı sürmeye başlamıştı.
Sonunda son lokmayı da yuttuğumda tüm karavan beni alkışlamaya başlamıştı. Mutlu mutlu yerimden kalkıp ellerimi yıkadım ve yerime geri oturdum.
"Bu lunapark tam olarak neredeydi, konumu açsanıza." diye arkaya doğru seslendi Atlas.
"Ben bulayım hemen." dedi ve telefonundan konumu bulup Atlas'ın yanına koştu Elfida.
"Buradan sonra gideceğimiz şehir neresi olacak?" diye sordum ortaya.
"Ya bence Akdeniz'e doğru gidelim diyorum, hazır yaz geliyor." diye fikrini söyledi Gece.
"Evet, Antalya ya da Muğla çok iyi olur." diye ona katıldı Oflaz bilgisayarla uğraşırken.
"Sen ne yapıyorsun o bilgisayarla?" diye sordum bu sefer ona.
"Ben mi? Fotoğraflarımızı kaydediyorum dosyaya."
"Neden bunu yapıyorsun ki?" diye sordum tekrardan ona.
"Keyfi istiyormuş." diye araya girdi Gün.
"Ay tamam, gerilmeyin hemen. Sıkılmış yapmış bu kadar!" diyerek konuyu kapatmaya çalıştı Gece.
"Siz bir şey mi saklıyorsunuz benden?" diye sordum ciddileşerek.
"Aynen kanka, sadece fotoğraflarımızı kaydettiği için bir şey saklıyor olduk." dedi bana yanıt olarak Gün.
"Niye bu kadar gerildiniz?" diye sordu bize Kaan, tezgahta oturup bağdaş kurmuştu ve her an oradan düşebilirdi.
"Gerilmedik, yok bir şey." dedim ardından. Gözlerimi Atlas'a doğru çevirdiğimde Elfida ile beraber sohbet ederek sürdüğünü görmüştüm. O ikisi, iyi anlaşıyor gibilerdi.
"Ne kadar kaldı?" diye sordu Heja uzun bir süre sonunda konuştuğunda.
"Bir saat falan." diye cevapladı onu Elfida konuma göz atarak.
"Dur bir saniye," diyerek duraksadı Atlas. "Şu ileride gördüğüm lunaparkı siz de görüyor musunuz?" dediğinde herkes doğrulup büyük pencereye baktı. İleride yani yakınlarda bir lunaparkın dönmedolabı gözüküyordu.
"Bir saniye bir saniye, bu önceden burada yoktu ki, yani dün buralardan geçtiğimizde görmedim ben." dedi kaşlarını çatılan Gece.
"Nasıl olabilir bu?" dedim şaşırarak.
Atlas yakınlaştıkça görüntü büyüyordu, ışıl ışıl bir lunapark bizi karşılıyordu. Dönmedolabı bile dudak uçuklatacak kadar büyüktü.
Gündüz, "Burası çok kalabalıktır şimdi." diye konuştu hayranlıkla görüntüyü izlerken.
Atlas birkaç dakika içinde lunaparkın önüne gelebilmişti. Karavanı durdurduğunda pencereden izlemeye başlamıştım. Aletler o kadar büyüktü ve o kadar çok şey vardı ki, hayatımda hiç bu kadar büyük bir lunapark gördüğümü hatırlamıyordum.
Giriş kapısında sadece turuncu ve kırmızı ışıklarla 'Carnival' yazıyordu.
"Çok güzel bir yere benziyor, girsek mi acaba? Hem daha bir saat var diğer yere, boşa zaman kaybetmiş oluruz." diye kendi fikrini ortaya attı Elfida.
"Ben güvenemedim, ya aletlerde bir sorun varsa? Sonuçta o kadar lunapark faciaları okuyoruz haberlerde. İçlerinden biri mi olmak istiyorsunuz?" diye sordu bize Oflaz, gayet mantıklı bir soruydu ve önceden olmaması bile girmememiz için yeterli bir sebepti.
"Abartmayın, ne güzel işte aksiyon, macera ve eğlence bir arada olacak. Bir sorun görürsek çıkarız lunaparktan olur biter." diye konuştu Gün.
"Sorun gördüğümüz zaman ya çıkmak için çok geç olursa Gündüz?" diye bir soru yönelttim ona.
"Tamam şöyle yapalım, gerginliğe gerek yok. Gitmek isteyen gitsin. Kalacaklar için karavanı park ederiz kalırsınız." dedi Elfida.
"Saçmalamayın sizi orada bırakacağımızı falan mı sandınız? Bir şey olacaksa hepimize olsun daha iyi." dediğini duydum ayağa kalkan Oflaz'ın.
"Tamam, giriyor muyuz o zaman? Mila?" diyerek bana döndü Gün.
"Tamam, girelim bakalım." dedim ve ayağa kalktım. Hepimiz sırayla karavandan indiğimizde yanımıza paralarımızı da almıştık.
"Ben telefonumu bırakıyorum, burada zaten çekmiyor. Çekse bile ihtiyacımız olmaz bence." dedi ve telefonunu masaya bıraktı Elfida.
"Hayır, bir şey olabilir alın telefonunuzu yanınıza." diyerek en büyüğümüz olarak bizi uyardı Oflaz. Telefonumu cebime koydum ve karavana tekrar binip çekmeden bir çakı ve bir biber gazı aldım ve cebime koyup indim.
"Ne aldın?" dediklerinde yalnızca göz kırpmıştım. Atlas biraz daha sürdü ve karavanı park ettikten sonra indi ve kilitledi.
"Hadi bakalım, lunapark macerası başlasın!" diye bağırıp yanımıza geldi.
Oflaz, "Herkes elli lira versin, biletleri alayım." dediğinde onaylayıp paramdan elli lirasını uzattım.
"Elli az olmaz mı?" diye sordu Kaan.
"Sadece deneme amaçlı." derken paraları topladı ve lunaparkın girişine doğru ilerledik beraber.
"Allah bismillah, sağ ayakla girelim." dedi ve sağ ayağıyla bir adım attı girişe. Oflaz ise yanımızdan ayrılıp bilet yerine yürümüştü. Biz ise lunaparka girmiştik. Arkamızdan gelen Oflaz bize tek tek biletleri vermişti. Elli lira üç bilete denk geliyordu.
"İlk neye biniyoruz?" diye heyecanla sordu Elfida, aramızdan en küçüğümüz oydu.
"Bu size de garip gelmiyor mu? Lunapark en başından garipti ama neredeyse kimse yok." diye söylendim kendi kendime.
"Yeni açıldığı için olabilir." diye cevap verdi Atlas çok emin olamazken. Sanki herkes her şeyin farkındaydı sadece kendini avutmaya çalışıyordu.
"Bence ilk crazy dansa binelim." diye cevap verdi Elfida. Onu kırmadık ve oraya doğru yürüdük. Biletlerimizi verdik ve herkes ikili oturdu. Ben, Kaan ile oturuyordum.
"Bu aleti hiç sevmiyorum, başımı döndürüyor." dedi bana.
"Gözlerini kapat o zaman." diye cevap verdiğimde iki kişi daha bindi ve alet çalışmaya başladı. Ona döndüğümde Kaan'ın gözlerini sıkıca kapattığını görmüştüm.
Çığlıklarla dolu birkaç dakika sonunda hepimiz oyuncaktan inmiştik.
En mutlumuz ise Elfida idi.
"Tamam, şimdi hız trenine gidiyoruz. Olmazsa olmazımız bence." derken buraya çoktan adapte olmuş gibi gözüktüğüme emindim.
Birlikte hız trenine doğru koşmaya başlamıştık, kahkahalarla oraya koşarken fark ettiğim şey herkesin gitmeye başlamasıydı.
Ama bu bizimkilerden kimsenin umurunda gibi gözükmüyordu. Hepimiz biraz daha eğlenip burayı terk edecektik, sonuçta lunaparkın yok olacak hâli yoktu ya.
Bayağı büyük hız trenine geldiğimizde nefesimi tutmuştum. O kadar büyük ve uzundu ki gözüm korkmuştu ama hemen biteceğini bildiğim için kendimi sakinleştiriyordum.
Yine Kaan ile yan yana oturmuştuk. Bir adam gelip tek tek güvenlik kontrollerimizi ayarlamıştı.
"Aranızda kalp ile ilgili rahatsızlığı olan biri var mı?" diye sordu adam bize.
"Yok," diye cevap verdik tek tek. Zaten olan da binmezdi yani.
"Bir şey soracağım," derken adam aleti çalıştırmıştı. "İyi eğlenceler." dedi ve kahkaha attı.
"Neden güldü?" diye sordum korkmaya başlarken. Güvenlik kemeri sımsıkıydı, bir şey mi olacaktı?
"Korkuyorum," dedi Elfida bize. En önde o ve Atlas oturuyordu. Biz ise en arkadaydık.
Yavaş yavaş yukarıya doğru çıkarken ona cevap bile vermemiştim. Lunaparkta kimse kalmamıştı. Hafifçe başımı geriye döndürdüğümde adamın yerinde olmadığını görmüştüm.
"Adam yok, kim durduracak bunu?" diye bağırdım. Alet hızlıca aşağı indiğinde hepimiz çığlık atmıştık.
"Niye güvenlik yerinde değil?" diye bağırdı bu sefer Oflaz.
Yine yukarı çıkmaya başladık ve inip Ters dönme yerine geldik, en korktuğum kısım burasıydı. Tam ters dururken alet durdu.
"Durdu, durdu yardım edin kaldık burada!" diye bağırıyordu Gün. Ben ise korkuyla gözlerimi kapatmıştım.
O sırada ışıklar söndü ve bir kilitleme sesi geldi.
O an hayatımızın ışıklarının söndüğü andı.
-
Bölüm Sonu.
Neler oluyor hayattaaaa
Nasıldı?
Yeni bölümde görüşürüz ♡
-Gecenin Yazarı.
Okuduğunuz için teşekkürler!
Daha sadece ilk bölümü okudum ama ikinci bölüm için beklentiyi yükselten ve heyecanı gitigde artıran bir bölümdü. Bakalım karakterlerimizin başına neler gelecek😬
İki bölüm okudum ve... Karnavallar insanları eğlendirmek için mi var sanıyorsunuz? Bu karnaval katilin eğlencesi, insanların korkusu. Kısa bir korku serüveninde keyifli okumalar dilerim 🖤
İlk bölüm için şunu söyleyebilirim ki dönme dolapların o kadar da eğlenceli olmadığını anlayacaksınız. Kaan'dan biraz şüpheleniyorum. Kendimi arkadaş grubunun bir parçası gibi hissettim. 💫
Ziyaretçilerimize Reklamlar göstererek Inkspired’ı ücretsiz tutabiliriz. Lütfen AdBlocker’ı beyaz listeye ekleyerek veya devre dışı bırakarak bizi destekleyin.
Bunu yaptıktan sonra, Inkspired’i normal şekilde kullanmaya devam etmek için lütfen web sitesini yeniden yükleyin..