1
2.7k GÖRÜNTÜLEME
Devam etmekte - Yeni bölüm Her 10 günde bir
okuma zamanı
AA Paylaş

Bekleyiş

Yıllar önce nesilleri tükenmiş ve yıllar sonra tekrar tükenecek olan bir kara trenin düdüğü ile gözlerimi açtım. Asıl uyanışım, çantamdaki elmayı gayriihtiyari alışımla başladı.

Hiç yabancı olmadığım ama ilk defa bulunduğumu hissettiğim bir yerde gözlerimi açtım. Bir ses "Zamanın ruhu direniyor." diye fısıldadı. Yaşamdaki izlerimi bir rüzgarın yok etmeye çalıştığını biliyorum. Peki o rüzgarı yöneten kimdi? Soluğum mu? Belki kuru gürültü... Buna bir cevap bulmak zorundaydım. Şehrin kimsesizliğine sahip çıkmalı, belki de duvarlar örmeliydim.


Tek başıma çıktığım yolda sanki bir şeyi değil de birini arıyor gibi devam etmeye karar verdim. Bir iz var mıydı? Hayır.


Ara sıra sesler duyuyorum. Nadiren de olsa görüntüler eşlik ediyor. Zamanların iç içe geçmesi nedeniyle oluşan bir yan etki diye düşünsem de aradığım izin bu olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Zamanın ruhu bana direniyordu.

Burada olmam gerektiğinden artık emindim. Her hücremi çağıran onlarca eşyalar ve insanlar... Fakat bir şeyler hâlâ eksik gibiydi. Yol arkadaşım mı? Sanmıyorum. En son hatırladığım şey tek başıma olduğum idi. Bir dakika... Ben neden buradayım? Amacım neydi ki? Bir emel uğruna çıktım ben bu yola ama zihnim beni yoruyor. Her durakta bir parça kaybediyorum-bu bir gelişme sayılır, genelde kendimi kaybederdim- ve duygularım ağır geliyor. Bu olmamalıydı!


Bir bilge "Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz." diyordu. Kalbimi söküp atabilecek miyim peki? Daha önce olmuştu, şimdi neden olmasın?


Bana doğru gelen küçük bir kız gördüm. O bana yardım edecekti. Taşın altında kalan nasırlı ellere böylesine pamuk elleri eklemek benim için zor olacak. Ağzı yüzü pamuk şeker olmuş bu kızı kimse yokken yanıma çekmeliydim.

Pamuk şeker dedim de aklıma "Gülbeşeker" geldi. Acaba bu kız da benim evladım olur mu? Yusyuvarlak elleri,siyah ve kıvırcık kısa saçları,kıpkırmızı yanaklara karşı koymak imkansızdı.Elindeki pamuk şeker çubuğunu bana sallayarak "Bulut sever misin?" dedi. Elimden tutup çekiştirmeye başladı.


Birkaç evi arkamızda bırakarak bir bahçeye girdik. "Bak bulutlar!"diyerek koyunlarını bana gösteriyordu şeker. Buraya neden geldim bilmiyorum fakat bildiğim bir şey var.O da şeker kızın ailesinin kızlarını bahçede bir yabancı ile görmek istemeyeceği. Şeker kızıma ailen nerede diye soruyorum, "Bulutta!"diyor. Koyunlara yaklaştım,siyah olanın boynunda bir anahtar vardı. Sakince alıp Şeker'e sordum:


-Bu anahtar nerenin?


Cevap vermiyordu,ağlamaklı oldu önce. Yanlış bir şey mi yaptım diye düşünürken bir kutu getirdi şekerim.


"Adın ne senin?"


"Nilüfer."


Umarım adınla yaşarsın şeker kızım... Kutuyu elime aldım ve açtım. Birkaç kağıt parçası,minik fotoğraflar,toka,ve kalem vardı içinde. Fotoğraflarda bizim şeker kız var;yanında bir adam ve kadın,kucaklarında da bir yavru köpek. Mutlu bir aile tablosu görmüş olmak güzeldi.


Fotoğrafların arasından iki tren bileti çıktı,bunu beklemiyordum.Bu biletler benim biletimle aynıydı.

Olaylar bir hikayedeymişim gibi beni tam ortasına çekiyordu.Bu biletlerin ne anlama geldiğini galiba zamanla anlayacağım.Uzaktan bir ses geliyordu:


"Herkes toplanma alanına!"


Nilüfer'in elini tuttum ve sese doğru ilerledik.Toplanma alanı oralarda olmalı.


Esmer bir adamdan geliyordu ses. Az daha yaklaşınca bu simanın bana tanıdık geldiğini hissettim.


"Neden toplanıyoruz?" diye sormaktan alıkoyamadım kendimi.


"Kraliçemiz ziyarette bulunacaklar." dedi nahif bir sesle bana dönerek.Ve anladım...Ormanla okyanusun kavuşmasını gözlerine sığdıran başka kim olabilirdi ki? Hayatıma geç giren o güzel insan Yiğit... Bu evrende ulak olmasına şaşırmadım elbette. Hep bir koşuşturma içinde ve insanlara bir şeyleri duyurmakla meşguldün. Belki de bu yüzden birilerini duyamadın.


Nilüfer bu düşüncelerimi hissetmiş olmalı ki elimden çekerek kraliçeyi görmek için çabaladığını söylüyordu.


Bu kadar sade ve zarif giyimli kraliçeyi hayatımda ilk defa görüyorum.Yüzündeki maskenin nedeni neydi? Nilüfer yine rahat durmadı ve beni bir ağacın arkasına götürdü.


"Bu senin." diyerek güneş sembolü olan bir kolye uzattı. Yanımızda lacivert üniformalı adamlar belirdi,bizi almaları gerektiğini anladığım için direnmedim. Saraya gideceğim için heyecanlıydım.


Yiğit ile göz göze geldik,el sallayarak uzaklaştım. Kraliçenin huzuruna çıkmayı beklerken onunla bahçede yürürken bulduk kendimizi.


"Sizi buralara getiren şey nedir hanımefendi?"


"Bir tren yolculuğundaydım, düdük sesi ile beraber kendimi burada buldum kraliçem."


Bunu bekliyormuş gibi başını salladı ve ekledi:


"Saat altı olmuş,yemek yiyelim."


Sonunda yüzünü görebilirdim...


Mütevazı bir masa karşıladı bizi, önce Nilüfer'i oturttum ve tabağını hazırladım. O sırada kraliçe maskesini çıkardı.Başta anlayamadım ama bir aynaya bakıyor gibiydim...

26 Şubat 2023 21:08 0 Rapor Yerleştirmek Hikayeyi takip edin
1
Devam edecek... Yeni bölüm Her 10 günde bir.

Yazarla tanışın

Yorum yap

İleti!
Henüz yorum yok. Bir şeyler söyleyen ilk kişi ol!
~