Elinde sadece hayalleri olan bir insana neden çelme takarlar?

İlişkiler birbirini değiştirmeye çalışan insanların başarısızlıklarıyla sonlanıyor.

2000-2024 arası yaşayan gençlerin ruhu genç değilse yaşam koşullarındandır. Her dönemin zorluğu başkadır. Öyle tarihi olaylara tanık olduk ki ruhumuz erken yaşlandı. Bizim ruhumuz hasta olduğu için bedenimize bakanlar dertsiz sandı. Sonra "Bu da dert mi, bizim zamanımızda..." diye başladı.

Ana konusu cinayet ve gizemli zincirleme cinayetler üzerine olup şüphelilerin detaylı profilini bir gizem gerilim romanına yakışır edebilikte anlatan yerli yerinde bir kitap. Sanırım en sevdiğim yanı senaryonun sadece bir olaya odaklanıp kısırlaşmaması. 🔖🔎 (Kitap türü: gizem-gerilim) (Kitap adı: Gizden Öte Yazar: byallperen)

Axel Wynne... Birkaç sanat filminde göstermelik oynasa bile asıl şöhretini genç kızların ağızlarını akıtarak izlediği fantastik gençlik dizileri ve romantizm yapımlarından kazanmış. Fragmana tekrar baktım da... Buna sadece romantizm demek haksızlık olur. Orada ben erotizm içerikli bir sahne gördüğüme eminim. Hayır, hayır devamını izlemeyeceğim. Buna dayanamam.

(Reenkarne olduktan sonra diziye uyarlanan kitabının başrol oyuncusunu gören yazar.) Sayın fanlar, Darian Black'e layık gördüğünüz bu mu? Kitabımı kimlerin eline miras bırakmışım cidden? Hâlâ ölü olsaydım mezarımda ters dönmüştüm!

Betül: Bana diğerlerinden daha farklı nasıl bakmış olabilirsin ki... Sonucunda beni sevmeni sağladı? B.n.o: Sen doğduğunda... Annenle baban seni koşulsuz sevdi... Akıllarından en ufak aksi düşünce geçmedi. Neden? Çünkü ön yargıyla bakmadılar sana. Güzel baktılar... Senin hep iyi yanlarını düşündüler çünkü sen yeni doğmuş bir bebektin. Hiçbir kötülüğün olamazdı. Güzel bakan güzeli görür, güzel sever. Güzel baktım, güzeli gördüm. Güzel sevdim...

Çağan: benimle gizli bir kimlik arkasından konuşan kadın için ben neyim? Aurora: Tüm açıklanamazların ve anlamsızların 3 harfe indirgenmiş halisin, şeysin. Yine bir başka tek kelime 3 harfe sığdırılmak zorunda kalmış olanı arkasında saklayansın, aşksın. ____ Tamamla Beni~ Final vermiş.

Bno: Güven bana. Hem neden inanmıyorsun ki? Betül: Birisi geliyor beni sevdiğini söylüyor benim de onu seveceğimi söylüyor. Daha bana güven vermeden benim ona güvenmemi söylüyor ki karşıma çıkacakmış... Bno: Yalnız böyle diyince mantıklı geldi lan (gülen emoji)

"Eğer bugün hava sıcaklığı 0 derece ise ve yarın iki kat daha soğuk olacaksa, yarın hava yine 0 derece olmaz mı? " "Yıllardır kandırılmışız." dedi biri. Güldük. "Kar yağmadığı sürece bizi ilgilendirmez." "Öğrenci mantığı."

Değeri bilinmemiş bir yazar olarak... Vasiyetimdir, eserlerim ünlendiği zaman o şöhretten payımı fazlasıyla almak isterim, çileli zamanlarımı refah içinde anmak isterim, şimdi öldüm ama o zaman yaşamak isterim. Bu nasıl bir vasiyettir, bu nasıl mümkün olabilir bilmem... * İnsan bedeni gözlerini dünyaya kapadığında ruh formu öteki tarafa uyanmıştı. "Vasiyetin vazifemdir."dedi melek.

Ayrılmayı hiç istemezken ayrılmak iki tarafa da acı verirdi. Yine iki taraf birbirlerini gerçekten sevdiği için sözler daha kırıcı ve keskin olurdu, mecburiyet denen şeyi bir söz kesebilirdi. Daha fazla yaralanmamak için de istemeden hasret çekilebilirdi. Çünkü birinin yarası diğerinin acısıydı.

İşitiyor musun yüreklerimizi titreten ilahiyi? İnsan hiç kulakları varken kalbiyle dinleyebilir mi? Belki aşkım kadar aşığımın da yüce oluşundandır. İnsan aşkı kaldıramaz ama bu tatlı ölüme çekilmekten de kaçamaz; kaçamadım, kaçmadım, aşıklar ölümden korkmazmış, ruhum bedenimi kollarında terk ederken öğrendim. Ben sonsuzluğa aşık bir ölümlüyüm. ⬇️ (Bu konuyu göster)

"Siz orada ne yapıyorsunuz be?"diyen sesin sahibi ikimizden biri değildi. O kadar uzun süre Belemir'e maruz kalınca farklı sesleri algılamakta güçlük çektim ya. Şu an gerçek mi bu? Şu an bu vaziyette yakalandık mı yani? "Dönüp küçük pencereden dışarı baktığımda İhya abiyi gördüm. Belki de yaşından ötürü onu ancak amca karşılardı bilemiyorum. Sonra bir küçük neşeli kıkırtı duyduk. "Baksana amca, bu bir oyuncak ev. Evcilik oynuyor olmalılar."

Yavru kurt burnunu ona doğru kaldırıp uludu. Sesi içime işlemişti. Yavru bile olsa çok derindendi. Kurtlar neden dolunaya doğru ulur? Çünkü dolunayın onları duyabileceğini bilir Hira. Duyduğumuz ses tüm hanlığı inletirken ay, aydan gelen her yanıt sesle beraber daha da ışıldadı. Kurtlar dolunayın onlara cevap verebileceğini de bilir. Ruh annenin arkasındaydım ama ilk defa dolunayı işittiğimde duyduklarıma sanki bana söylenmiş kadar şaşırdım. "Yeniden hoş geldin Asena."

"Ama koçum haksızlık bu! Ben gerçek bir çocukla yarışıyorum. " "Bunu lehine çevir o zaman Reha. Onunla içindeki çocuk yarışsın." "Deniyorum ama onun kadar küçülemiyorum ki!"diye kendini sıkarak konuştuğunda hepimiz kahkaha atmıştık. "Küçülmeye çalışmayacaksın düşünmeye çalışacaksın." Küçük Umut'tan gelen hikmetli söz kesinlikle daha komikti. "Senin için söylemesi kolay, zaten dokuz yaşındasın." "Yok artık dokuz ne be! Ben tam tamına on üç yaşındayım!" "Nedense bana aşırı küçük geldin."

Önereceğim kitaplar hakkında inceleme yazısı yayınlayacağım. Bu yazılar Eleştirmen ekibimize aittir. Gerçekten okuduğumuz ve niçin beğendiğimizi kapsamlı bir şekilde açıkladığımız kanıtlardır. Kitap türüne göre öneri almak istiyorsanız kitap adının önünde türü temsil eden emoji bulunacaktır. (Emojiler ve tür açıklamaları ilk bölümde.)

Özgürlüğün en zor kısmı sınırlarını bilmektir. Özgür kalmanızın yolu birilerinin sizin alanınızı kısıtlamaması ve işgal etmemesidir. O halde siz de bunu başkalarına yapmayacaksınız. Çünkü saldırırsanız savunmayla karşılaşırsınız, bu çok doğal. Herkes bilir: Her bireyin özgürlük alanı bir başka bireyin özgürlük alanıyla sınırlıdır. Özgür düşüncemize karşıt özgür düşünceler çıkabilir. Eğer özgürlüğünüzün işgal edildiğini düşünüyorsanız öncelikle bu sınırı sizin aşıp aşmadığınızı kontrol edin. ⬇️

Ne zaman insanlar mecbur kaldı, hayal gücüne ihtiyaç duyduysa bu fikir yeniden canlanmaya başladı. Gerçek anlamda hayal kurdurdu. Hayalin en güzel yanı da gerçek olabileceğine olan inancı beraberinde getirmesiydi. Şimdi yeni bir çağ açılıyordu. Bu çağı inşa edenler yalnızca hayal güçlüleri olacaktı.

Elinde sadece hayalleri olan bir insana neden çelme takarlar? Bizim elimizde başarı değil, sadece hayali var. Onların elinde de başarısızlık ve heves kırıcı bir dil. Mutlu olursak diye ödleri kopuyor mutsuzların. Bu korkakların cesaret edebildiği tek konu başkalarının mutluluğuna engel olmak. Hayattaki uzmanlık kazandıkları tek başarı bile "başarısızlık."

"İdil Asena Saka. Bedenin hayatını devam ettiremeyecek bir halde olduğu için bilincini başka bir bedene aktardık... Bakanlığın insan görünümlü robot bedenlerinden birinde yaşayacaksın. Bu ölümden sonraki hayatın ve asker olarak devam edeceksin."

"Kelebek müzelerindeki kelebekler binlerce yıl önceden miras kalma canlı kelebeklerin cesetleri çünkü. İnanılmaz renkleri var! Daha önce gittin mi? Gitmediysen mutlaka görmelisin!" Liya'nın heyecanla anlattığı bir araba laftan sadece birkaç kelime seçimi beni dondurmuştu. Ceset müzeleri... Aman. "Neden sustunuz?" "Sen sağlıklı mısın?"dedi Yaman. "Evet." "Peki emin misin?"

Oyun esnasında kızlarının ona oje sürmesine müsaade eden Çağan'ın gece yarısı halleri: Çağan: Esin, aseton nerede? Esin: Kızlar uyudu mu? Sonra sildiğini görüp üzülmesinler. Çağan: Uyudular. Esin: Tamam o zaman aseton kalmadı. Çağan: NE! Esin: Şşşşt! Sessiz ol, kızlar uyancak.

"Abi sen süper kahraman mısın?"dedi Emir sonunda konuşma cesaretini toplayıp. "Bilmem, öyle miyim?" Emir heyecanla atladı. "Bence sen süper kahramansın."dedi. Adam gülümsedi. "Kahramanlar kıyafetinde bayrak taşır." "Adınız ne bakalım?"dedi bu defa adam. "Emir." "Çağan." Sessizlik. "Benim adımı sormayacak mısınız?"dedi adam merakla. Emir başını eğip adamın diğer elini tutan Çağan'a baktı. Birbirlerine gülerek yanıtladılar. "Süper kahramanlar adını söylemez." +(Devamını gör...)

"Bayanlar ve baylar... Karşınızda sihirli elma! Bunu yiyen..." "Yoksa ölüyor ve onu uyandırmaya gelen prens öperek mi diriltiyor?" "Hayır." "Zehirli değil mi?" "Hayır." "Nereden bilebiliriz ki?"demiş bu defa Charlotte. Adam kalabalıkta gözlerini gezdirmiş. Gösterisi sabote edildiği için rahatsız olmuş. "Hanım efendi... Ben burada bu elmayı albenili hâle getiriyorum. Onu sunuyorum." "Olmayan özellikler söyleyip insanları mı kandırıyorsunuz?" (Devamını gör...)

Özgürlüğün en zor kısmı sınırlarını bilmektir. Özgür kalmanızın yolu birilerinin sizin alanınızı kısıtlamaması ve işgal etmemesidir. O halde siz de bunu başkalarına yapmayacaksınız. Çünkü saldırırsanız savunmayla karşılaşırsınız, bu çok doğal. Herkes bilir: Her bireyin özgürlük alanı bir başka bireyin özgürlük alanıyla sınırlıdır. Özgür düşüncemize karşıt özgür düşünceler çıkabilir. Eğer özgürlüğünüzün işgal edildiğini düşünüyorsanız öncelikle bu sınırı sizin aşıp aşmadığınızı kontrol edin. ⬇️

Geleceğe çiçekler yetiştiren meşhur bir diyar varmış. Bu dillere destan gülistanın namı tüm uzak kültürlerdeki çiçeklere varmış. Fanustaki gülün hayali de verimli toprak cennetine kavuşmakmış. Gül, moloz bir istasyonda inince dumura uğramış. Dönse de kaçan trene yetişememiş. Fanusu onun özünü dışarıdaki türlü etkenlerden korusa da parıldayan tek şey olarak çamurların bulaşmak isteyeceği güzelliğe sahipmiş. Gerçek vatanına kavuşana dek yaşayacağı çekilmez bir misafirlikmiş bu.

Anlatacağım olay şununla ilgili: Yazmak ve yazılarına karşılık alamayıp kıskançlık yapmak. Çıkarılacak ders: kendinden başka herkesi aynı kefeye koyup çamurlayarak kendini değerli görmeye çalışmaktansa kendini geliştirmek için vakit harcayan insan yazılarının karşılığını elbette alacaktır ve kıskançlığın toksik kanseri ona bulaşmayacaktır.

"Şey... Bu fazlasıyla iyiydi aslında. Belki de içmelisin onu." "Aceleci davranırsam çocukluğunu kaybetmiş bir yetişkin olmaz mıyım?" "Fazla geç kalırsan da çocukluğunda hapsolmuş bir yetişkin olmaz mısın?"

"Sleepwalkers have another thing in common: Seeing the same dream. Many people cannot see a dream that has not come true before at the same time. So this wasn't a dream. It was a memory!" They are experimenting on humans and their cries for help are only in our memories.

Neydi ki derdim? Benim gibi birini bulup sevmek mi? Hayır. Benim gibi birini bulup beni sevmesini sağlamak. Çünkü ben çoktan tutulmuştum, amacım ise onun da tutuşmasını sağlamaktı. /Tamamla Beni 'çıkmazlarda' yeni bölümünden/

Aşk ve nefret sınır komşusu ikilidir. Biri çoğalınca taşar, diğerinin sınırlarına girer. Sonra bu alışveriş ve kültürel ilişki devam eder. Birbirinin tezatı iki şey birbirine dönüşmeye meyilli hâle gelir. Elbette bu yakınlığı kolaylaştıran en büyük etken dil ortaklığıdır. Aşk de nefret de aynı dili kullanır, farklı üsluplar doğurur. İşte bu yüzden ortak dillerinin hem iyileştirme hem de yaralama gücü vardır.

"Hâlâ bunları söyleyebiliyorsam aklımı kaybetmemişimdir." dedi Esin alayla. "Oysa bunlar son demler. Olacakları sezip önlem alabileceğim son aklı başımda hallerim." "O zaman aklımızı beraber kaybedelim!"

"Bence odada yok."diye fısıltıyla karşılık aldı Rüya'dan. Hülya göz devirdi. "Korkuyorum diyemiyor da." "Ya annesi bile korkmuş kardeşim. Ben nasıl korkmayayım?" Erva güldü. "Aylin abla o yüzden mi kaçı-" "Evet, sorarsa annen evde yok seni zorla kaçıyoruz, diyecekmişiz." Erva kahkaha attı. "Bahane üretmesi gereken çocuk değil midir? Anne neden saklanıyor?" Herkes bir değişik.

"Neden daha iyi yerler gördüğün halde bu dönemde yaşıyorsun?" "Herkes bildiği yerin hakimidir." "Bana gizemli gizemli konuşma." "Ufkunu genişletecek yerler görsen de tilki kürkçü dükkanın-" "Anladım... Şimdi esas gerçeği söyle." "Büyü burada yasal."

Kitap: Rüya Tacirleri "Rüyalar spiritüel anılardır." Kitap: Anılarında Yaşayacağım "Pek çok insan daha önce gerçekleşmemiş bir rüyayı aynı anda göremez. Yani bu bir rüya değildi, anıydı."

Beğendiğim kitapları derledim ve bir inceleme yazısıyla önerdim. "Inkspired kitap önerileri" blogu yayımda.

"Evet... Söyle bakalım delikanlı, neden seni Prens seçmeliyiz?" "Efendim siz Deli kralsınız, kızınızın adı Üşütük diye çıkmış. Sizi dengeleyecek bir sağlıklı ve akıllı lazım." "Dur bir dakika!" "Hadi seninle sağlık noksanımız tamamlanacak diyelim, akıl eksiğimiz yine tamamlanmamış olacak. Buna ne diyorsun?"

"Benzerleriniz arasında kayboluyor ve cevherinizi gösteremiyor musunuz?" Inkspired'da yazdıklarını yayımlayan yazarlara bir haberim var... Yalnızca Inkspired'da çalışan destek grubumuz "💎Cevahir" discord üzerinden kuruldu. Inkspired'da yazıyorsanız etkileşiminizi artırmak ve yeni yükselen bu uygulamada yerini sağlamlaştıran ilk Türk yazarlardan olmak isterseniz daha detaylı bilgi vermek için hazırız.

"Sevdiği, sevene güzel gelir."dedi. "Bu da karganın yavrusu ona kartal görünür gibi bir şey oldu be Çağan." Kahkaha attı. "Öyle değil. Yani içini sevebildikten sonra dışını güzel görmeye başlarsın." "Karakteri sevdikten sonra tipe bakışın değişir yani."diye ekledim.

"Çağan!"dedim kaskatı kesilirken. "Hm?" "Sırtımda bir şey var, canlı!" "Kedi o, korkma." "Ama hareket ediyor!" "Doğal olarak." "Çağan çakacağım bir tane bak! Tikim var benim, ters bir yere giderse fırlatırım hayvanı." "Cık cık cık! Hayvana şiddete hayır."

"Sözüm olsun. İyileştikten sonra ilk iş seni döveceğim." "Sözüm olsun. İyileşirsen karşı koymayacağım."

Geçmişte üzüldüğünü ya da mutlu olduğunu hatırlayan sen, hiç düşündün mü şu iki şeyi? 1- Neden gün yüzüne çıkmak için bu zaman? 2- Neden hiç unuttuğunu hatırlamaz insan? ***

"Aynen öyle Esin. Birçok insan ilk görüşe, ilk görüşteki çekiciliğe bakıyor. Bana hep öyle gelindi. Ama bana hep o şekilde gelen insanlar bana ilk görüşte çekici gelmediler diye suçlusu ben oldum. Halbuki onların yaptığından farklı bir muamele yapmamıştım."

Kuzgun Kralın atağı ve yeni yetme prensesin karşı atağı. "Güvenmeyen biz değildik. Buradan ayrılırken bize güvenmeyip ismini değiştiren ve bölüğünü de peşinde götüren isyankar komutanınızdır. Bizim güvenimizi sorgulamadan önce dönüp bir kendinize bakın yeniyetme prenses."

"Ama vahşi değil."diye az önceki kadını bozan diğer kadın gözle görülür şekilde tehdit olarak üstüme geldi. "Sen bir de bana sor."diyen Davis'in sesi daha yakından geldi. Kalabalık yarıldı ve sonunda onu görebildim. Beni bırakmayan kadınlar ona yol açmıştı. "Yaa..?"dedi kadın meraklı bir şekilde Davis'e dönerek. "Neye dönüşüyor?" Davis gülümseyip bana döndü. "Öyle bir vahşilik değil."

Küçük kız da "Bakışlarınıza yıldızlar düşmüş bayım." demişti. Hani o günden beri tüm gece bekçileri gözlerinde yıldızları saklamıştı. Özür dilerim ama ben bugün onları düşürdüm. İlham perileri umutsuzluğa düşerse ne olurmuş öğrendim. Ben yaşamayı tatmamış bir düşüm, bugün insanları hiç olmadığı kadar anladım, ilk defa ağlarken kayboldu gülüşüm.

"Ne abartma ya? Kalp dedik, kalbin kanatları dedik, herkese uçmaz dedik, hak etmek dedik... Şu mini minnacık şeyin hiçbir çaba göstermeden hemen kalbinize misafir edilmesi beni yıktı yani ama göstermiyorum." "Evin alt yapısı sağlam değil miydi?"dediğimde kalakaldı. "Ne?" "Ev sahipleri misafirleri kıskanmasın lütfen. Hem bak çok çabuk kırılıyorsa dert etmen gereken şey alt yapı olmalı."

"Kuşlar göç eder Esin'im ama insan kuşların göçü farklıdır. Öteki tarafa göç ettiklerinde geride kalanların onsuz atlatması gereken bir zemheri vardır." 🖤 "Kırlangıç, sadakat ve özgürlüğün kuşu. Sadakat ve özgürlüğü bir arada yaşatabilen kanıt küçücük canlıyla temsil edilmiş Esin. Büyüleyici değil mi?"

"Seni ilk kez kuğu gibiyken ve göğsünde kanatların varken fark etmiştim." dedi ve sarılmamızı sonlandırıp yüzümü elleri arasına aldı. "O gece bütün ipuçlarını araştırdım. Kuğu; güzellik, sezgi ve arınma temsiliymiş. Güzelliğiyle beni büyülemek için iyi bir seçimdi. İkimizin arasında bir gerilim oluşturup hissettirdiği şey de karşılıklı sezgilerimizdi. Seni ilk gördüğümde bunun sanatsal anlamına dair hiçbir fikrim yoktu ama yine de orada bir ruh olduğunu hissettim. Beni sana çeken oydu."

Harita büyüdükçe çevrem yeşillendi ve değişti. Ayaklarım altındaki parşömen önce toprak oldu sonra yine büyüdü ve en son sazlıklar arasında gölet olana kadar devam etti. Gölet olduğunu gördüğümde ise küfrettim. Nafile, suyun içine gömülüp ıslandım bile. Şansıma... Küfürler havada uçuştu, ben suyun içinde ıslak ördek gibi çırpınıp çıkmaya çalıştıkça ne küfürlerim bitti ne çıkabildim. En sonunda ağzımı kapatıp düşünebildiğimde neden çıkamadığımı kavradım. Gölet değil bataklıktı.

Hayat bir ağaçsa... Yaprakları ömrümden azalan her bir gün. Kıştan sonra baharı görebilmişsem eğer, yeniden canlanışım çiçeklerim. *** (Bilgi: kitapta tamamlabeni etkinliği adı altında bir öğrenci cümleyi başlatır ve başka bir öğrenci devam ettirir. Sonuçta en güzel tamamlamayı yapan sanatçı ruhlular kazanır.)

"Babası, zamanında kraliyete güzel bir iyilik yapan büyücüydü. Kraliyet bunun karşılığında bir dileğini gerçekleştirmeyi sundu. Bahtsız büyücü ilk defa ayağına gelen fırsatı, oğlunun geleceğini kurtarmak, imparatorluktaki en yüksek maaşlı işe girmesini sağlamak için kullandı. Yani doğuştan değil sonradan kuzgun olan, bahtsız bir büyücünün yeteneksiz oğlu kendisi."

İnanması güç ama... "Şimdi bu şeye dokunan ortadan kayboluyor öyle mi?" *** "Sıkalım kafasına bir tane, bizi dinleyen uzaylıların da kulağını kesmiş olur gözdağı veririz." Kaşlarını hafifçe çatıp bana yaklaştı. "Uzaylıların kulağı olduğunu nereden biliyorsun deli?"

İnsanlar gizemli bir şekilde ortadan kayboluyordu. Polisleri aşan dosya ajanlara kadar gelmişti. Bell, teşkilatta sevilmiyor oluşunun da etkisiyle bilinmezlik görevine itilmişti. Görev onu modern çağdan Orta Çağa bir zaman yolculuğuna çıkardı. Normal değildi çünkü geldiği yer sihirliydi. Prenses ona bir sır verdi ve yalnızca kuzgun liderine güvenebileceğine söyledikten sonra ortadan kayboldu.

Çağan: sanat güzel şey. Aurora: çok güzel şey. Çağan: acaba şey diye açıklarken köreltiyor muyuz? Aurora: sanat, şey'e de anlam katıyor. Çağan: yine de şey anlamını karşılayamadığımız şeylere kullandığımız değil midir? Aurora: anlayana bağlı biraz.

"Umut yaşayan bir şey mi Çağan?"demişti Emir. "Bence insandan bahsediyor Emir." "Biz yaşadıkça mutlu olacakmış Çağan." "Evet, duydum." "Hii, Çağan! Teşekkür etmeyi unuttuk." "Ama çoktan gitti." ... "Ama mutlu edebiliriz." "Edebiliriz." "Söz verelim Çağan." "Arkadaş sözü mü?" "Kahraman sözü."

Araştırmalarımız sonucu; insanların hayal güçlerini muhafaza edebilme oranlarının, mesleki alanlarıyla doğru orantılı olduğunu öğrendik. Mesela şu meslekler mesleki getiri ve kendini yenileme zorunluluğu sebebiyle bu özelliğini muhafaza eden insanları daha çok barındırıyor...

"Bir ömür uçsak ufkun ötesine, bazen yalnız bazen birlikte..." #tamamlabeni /997 Retweets/ 7,950 Likes @aurora.: Bir ömür koşsak gökkuşağının peşinden, bazen yalnız bazen birlikte. Sonucunu bile bile bir ömür vazgeçmesek, ayrılsak da verilen sözlerden vazgeçmesek. Bazen yalnız bazen birlikte...] /37 Retweets/ 2,097 Likes Bugün ayrılığımızı planladık Çağan. Bugün kavuşmadan dostça ayrılmaya söz verdik.

Çağan: Bana ne yaptın bilmiyorum. Belki de beni tamamlayan cümlelerin yakın geldi bana. Ezelden tanışıyoruz gibi rahatım. Bana kurallarımı bozduruyorsun. Beni bunları demeyeceğimi bilecek kadar tanıyorsun. Ben seni tanımıyorum. Ama yakın hissediyorum. Nasıl yapıyorsun? Aurora: Bilmiyorum. Belki de çok istedim oldu. Çağan: Ben de çok istesem olur mu? (6 yeni bölüm yayımda)

"Korkma. Yolunu gör diye geceleri ışık tutacağım. Sesimi takip et diye geceye ses olacağım. Kendini bul diye düşüne ilham olacağım." ___ Şimdi Inkspired'de.

Teknolojinin geldiği son nokta hazırcılığa alıştırdığı insanın hayal gücünü aldı. Hayal gücü giderken uykuyu da peşinde götürmüştü. Uyuyabilmek için rüya görebilmek gerekirdi. Teknoloji rüya üretemezdi fakat hâlâ hayal gücü canlı olan rüyaperestlerin düşlerini başkalarına iletebilirdi. Böylece rüya fabrikası kuruldu. Ekip oluşturuldu, eğitim başladı; düşle gerçek arası bir yolculuğa çıkılacaktı. İnsanlar uykularına kavuşacaktı ama rüyaperestler ve hayalbazlar yeni uyanacaktı...

"Çok baharlar geçti ömrümden... Bir iklim aradım mevsimler gibi bırakıp gitmeyecek." Dudaklarım giderek daha da kıvrıldı. Cümleyi idrak eden okul ahalisi büyük bir alkış koparmıştı. Çağan'ı en iyi ben tamamlayabilirdim. Biliyordum ama şüphelenmeden edemiyordum. En iyi şekilde tamamladığım ve kazandığım cümlenin başı Çağan'a mı aitti?

"Kanatları varmış kalbin..."dedi Çağan. "Kafesinden çıkamadıktan sonra hangi kuş özgür?"dedi Aurora. Uçamadıktan sonra kanatlar ne işe yarayacaktı? "Nasıl uçurabilirim kalbi?" Peki özgürleşmeden uçabilir miydi kuş? "Kalbi heyecan uçurur, aşk özgürleştirir Çağan."