Kurtulacağım bu firmadan, bu müdürden.
Etiler civarında iki katlı bir bina, bir yazılım evi (ACC gibi bir adı vardı sanki?), ekibine yeni personel arıyor. Özellikle iyi derecede Clipper bilme şartı var. Yani beni arıyorsunuz.
Şirketin patronunun kocaman masasının önündeki koltuğa oturdum:
“Bizde bir yazılım el kitabı yazılmadan tüm dokümanı bitirilmeden bitmiş olmaz. İş analizini yaparsın, kodlarını yazarsın, testlerini yaparsın en son oturup kullanıcı klavuzunu yazarsın.”
“Güzel, iyiymiş. Bende böyle çalışıyorum zaten.”
“Burada yazılımcılar maaşlarının üzerine birde yapılan satış üzerinden prim alırlar, senin yazılımın bitip satıldığında para hesabımıza geldiği gün primin ödenir.”
“Harika.”
“Seni bizim yazılımcıların şefi teste sokacak, bazı sorular soracak, biraz kod yazmanı isteyecek.”
Yani bu konuda çok ilginç deneyimlerim oldu, sonuçları hoş olmadı. Ne yapalım, bunu istemezsek bilgimizin eksik olduğunu filan düşünürler.
“Hazırım.”
Çıktık üst kata bir odadayız, şef bana sorular soruyor ben yanıtlıyorum ama sıkılıyorum çabucak basit ve komik geliyor:
“Doğrudan zor sorulara veya kod yazmaya geçsek mi?”
Sordu kodlama sorusunu, yazdım kağıda:
“Bu ne böyle, Clipper kodu yazmanı bekliyordum”
“Öyle zaten”
“Ben böyle bir şey görmedim hiç!"
Compile, Link... hoop kod beklentiyi yerine getirdi:
"Çalıştı... Nasıl Clipper kodu oluyor bu?”
Bunlar Code Block. Aslında yazılan tüm Clipper kodları pre-processor tarafından Code Block’lara çeviriliyor, bu sayede sen Dbase uyumluluğu ile yazabiliyorsun Ben doğrudan Code Block yazarak preprocessor işini atlamış oluyorum böylece Clipper’ın Dbase benzeri dili yerine daha çok C/Pascal karışımı gibi kodlar oluşuyor.”
Sonra onu sordu, bunu sordu, testten geçirilmekten çok benim tarafımdan eğitim vermeye döndü konseptimiz.Epeyce zaman geçirdik.
İndik patronun yanına, şef:
“Patron, arkadaş benden daha iyi biliyor, benim hiç bilmediğim komutlarla yaptı.”
Ses çıkarmadı ama kızdı patron, mimiklerinden anlaşıldı ne demek istediği, şef çıktı.
“Hemen burnunuz büyümesin.”
Ne dedi bu şimdi? Neyse, duymamış olayım.
“Bir şeyi biliyorsam gerçekten biliyorumdur, boş konuşmam. Öğrendiklerimi paylaşmayı severim, bu nedenle FidoNet üzerinden bir çok forumda aktifim, özellikle Clipper konusunda buralardan başlayıp Dünya üzerinde taa Sibirya ve Alaska’ya kadar yardımcı olduğum insanlar var.”
O sırada telefonu çaldı, hiç sormadan kibarlık göstermeden açtı telefonu bir şeyler konuşuyor. Halbuki ben onun personeli değilim, misafir sayılırım. Yaptığını birinin tavırlarına benzettim, kabalık hiç hoşuma gitmedi. Bende kalktım odasının dışına çıktım, rahat rahat konuşsun patron.
Şef koridorda:
“Sizde prim ödemesi varmış, ha?”
“Evet var.”
“İyi para alıyor musunuz bari?”
“Üç senedir buradayım hiç almadım.”
Hoppala! Bu nasıl iş böyle?
Görüşmenin bittiğini duydum, tekrar içeri girdim.
“Pekala şu anda ne kadar alıyorsunuz?”
“4 milyon TL”
“Ohoo sen iyi alıyormuşsun. Ben yazılımcıların şefine 2.5 milyon TL veriyorum”
“Beni istiyorsanız sizden talebim 6 milyon TL”
“Ohoo çok istiyorsun.”
Şefin beni sınava aldı, sonuç belli. En iyi adamına bir şeyler öğrettim.
Veriyorum dediğin primi vermemişsin hiç. Onunda şartı şurtu belli değil %5 mi %0.1 mi ne kadar vereceksen. Bunu özellikle söylemedim, şefi zor durumda bırakmayayım diye.
Amaan, birinden kurtulup ötekiyle mi uğraşacağım? Mutlaka düzgün bir yer bulacağım, sabır.
“Konuyla ilgili olarak bilgimin epeyce iyi olduğunu ikimizde görüyoruz. Bu konuşma tarzınızla size başarılar dilerim. Sizinle anlaşabilmemiz mümkün değil. Zamanımı boşa harcamışım. İyi günler.”
Obrigado pela leitura!
Podemos manter o Inkspired gratuitamente exibindo anúncios para nossos visitantes. Por favor, apoie-nos colocando na lista de permissões ou desativando o AdBlocker (bloqueador de publicidade).
Depois de fazer isso, recarregue o site para continuar usando o Inkspired normalmente.