armanberra Arman Berra

Uzaylılar yıllardır yaptıklarını yapıyor... Kafa karıştırmak... Ama biraz farklı...


Science fiction Tout public.

#uzaylılar #bilim-kurgu #uzay
5
2.2mille VUES
En cours
temps de lecture
AA Partager

1. Bölüm

Dünyaya büyük bir göktaşı yaklaşıyor. Atmosfer tabakasından bile bakıldığında görülebilen ve dünyanın yarısı büyüklüğünde göktaşı eşi daha önce hiç görülmemiş boyutta idi. Dünyanın sonunu getirecek olan bu çarpma ile dünyadaki yaşamın sona ereceğini tahmin etmek hiç zor değildi.

Tüm insanlık hayatın son bulması ihtimaline karşı büyük bir sınav verdiğinin farkında. Ama bugüne dek hiçbir şekilde bu büyüklükte bir göktaşı ile karşılaşılmamış idi. İnsanlık çaresizdi. Kaçınılmaz son yaklaşıyordu. Bunu çözmenin tek yol uzaylılardan yardım istemek idi. Tüm devlet başkanları bir araya geldiler. Uzaylıların bugüne dek gizlendiği ve bu amaçla imzalanan gizli anlaşma feshedildi. Tüm insanlığa uzaylılar gerçeği anlatıldı ve yardım talep edileceğinin bilgisi verildi. Dünya yaşadığı şok üzerine bir şok daha yaşıyordu. Yıllardır emin olmadıkları konuda devletlerden açıklama gelmiş, uzaylıların olduğu artık kesinleşmişti.

Uzaylılara yardım çağrısı yapılır ve üst düzey yöneticiler konuyla ilgili iletişim kurarlar. Uzaylılar bu durumu çözmek için ellerindeki gücün yeterli olmayacağını, ilaveten bir cihaz ile tüm dünyadaki insanların gücünü kullanmak zorunda olduklarını söylerler. Uzaylılar devasa uçan daireleri ile dünyaya inerler. Devlet başkanları ve uzaylıların başkanları bir araya gelirler. Yapılacak çalışmayı anlatırlar. Devlet büyükleri mecburen kabul ederler bu çalışmayı yapmayı. Çalışmanın detayı anlatılır. Dünya üzerindeki tüm insanların beyin güçleri alınacaktır. Bu beyin gücü uzaylıların göktaşını parçalamak için kullandıkları cihazın ihtiyacı olan gücü sağlamak için gerekliydi. Uzaylılar tüm onayları almıştı ve artık daha fazla zaman kayıp edemezlerdi. Tüm planları yaptılar ve cihazı çalıştırmak üzere yarının olmasını beklemeye başladılar.

Sabah olduğunda Nisan ayının ılık havasında süzülen küçük yağmur damlacıkları arasında bir gün başlamıştı. Hafif yağmur taneleri etrafın tozunu almıştı. Uzaylılar kocaman stadyumda devasa aletleri birbirine bağlamışlardı. Şehrin en büyük futbol sahası ucu ucuna yetmişti. Cihazların yüksekliği ise sahanın çok çok üzerinde bir yüksekliğe sahip idi. Çok uzaklardan bile bu devasa cihazlar görülebiliyordu. Cihazların en üstünde lazer ışını oluşturacak büyük bir mercek vardı. Bu hali ile de çalışıyordu ama gelen göktaşı öylesine büyüktü ki, insanların zihin güçlerini geçici bir süre alıp kullanmak zorundaydılar. Bir süreliğine dünyadaki tüm insanlar sıfır bilgi ve zihin gücüne sahip hale geleceklerdi ancak göktaşı yok edildikten sonra, tüm alınan bilgi ve güç geri verilecekti. Buna devlet başkanları da dahildi. Hiçbir istisna yoktu çünkü dünya nüfusunun tamamı bile ihtiyaç duyulan enerjiyi neredeyse karşılayacak durumda idi.

Tüm hazırlıklar yapıldıktan sonra devlet büyüklerinden işlemi başlatmak için son bir onay almaları gerekiyordu. Uzaylıların lideri Morinpos, onay almak için liderlerin bulunduğu salona bağlandı ve soruyu yöneltti. Tüm insanlığın zihin gücünü bir süreliğine almamızı onaylıyor musunuz? Tüm liderler onaylıyoruz dediler. Bu onay sonrası artık tüm yetki uzaylıların elinde idi isteneni yapma zamanı gelmişti.

Morinpos kendi dillerince ekibine bir şeyler söylemeye başladı. 1500 uzaylıdan oluşan dev bir ekibi yönetmekten sorumlu olduğunu anlıyordu tüm devlet liderleri. Bazıları geniş monitörler önünde bir uzay mekiği yönetircesine bazı kontroller yapıyor, bazıları ise çeşitli kabloları bağlıyor bazıları ise elektriğin yetersiz kalması ihtimaline karşı elektrik üreten dinamoların güç üretmelerini sağlıyorlardı. En büyük kalabalık ve yaşlı uzaylılardan oluşan ekip ise lazer merceği ve merceğe ışığı yansıtacak olan aynalar bölümünde idi. Bu bölümde oluşacak en küçük bir hata, istenen gücün oluşmamasına ve tüm emeklerin boşa gitmesine neden olabilirdi. Göktaşı ise çok fazla yaklaşmıştı. İlk denemede başarısız olurlarsa yeni bir deneme için vakitleri yetmeyebilirdi. Bu gerçeğin farkında oldukları için, insanların güçlerini alırken en yüksek seviyede enerjiyi çekmeleri gerektiğine karar verdiler. Cihaz dünya üzerinde yer alan tüm elektrik kabloları üzerinden radyo frekansları yayacak ve böylece insanların zihinlerinde oluşan titreşimler ile ve atmosferden yansıtılacak özel bir ışın ile beyinleri arasında bağlantı kurulacaktı. Bu bağlantı ve radyo frekanslarının oluşturduğu veri ile insanların genetik kodları ile birlikte tüm zihin güçleri alınacaktı. Böylece lazer silahı büyük bir enerji oluşturabilecek ve göktaşını dünyaya çarpmadan paramparça olması mümkün olacaktı.

Artık herkes hazırdı. Askeri bir disiplin içerisinde 1500 kişilik dev uzaylı ekibi garip sesler çıkararak komut vermeye başlamışlardı. Komutları koordineli şekilde devam ediyordu. Her işlemin bir sırası olduğu belliydi. Morinpos gerekli komutları verdikten sonra, ilk olarak ihtiyaç duydukları gücü insanlardan toplamaları gerekiyordu. Morinpos emirleri vermeye başladı. Cihazın tüm çevresinde büyük kabloları çevreleyen ışık huzmesi kapladı. Işık şiddeti bir süre giderek artmıştı. Sonrasında gökyüzünde özel bir açı ile yansıtılan ışıklar tüm dünyayı dolaşacak şekilde yansıtılmaya başlanmıştı. Gökyüzü maviliği kaybetmiş, atmosfer boyutunca bir ışık kaynağı gibi ışıl ışıl hale gelmişti. Artık tüm insanların beyinleri ile bağlantı kurmak mümkün idi. Şimdi tüm dünyayı dolaşan kablolar yardımı ile, beyin verilerinin merkezde toplanmasını sağlayacak radyo frekansları yayılmaya başlandı. İnce bir uğultu da başlamıştı. Uçan dairelerin uçarken çıkardıkları seslere benzer sesler çıkmaya başlamıştı. Tüm liderler dikkat kesilmiş yapılanları izliyorlardı. Bir süre sonra zihinlerinin uyuştuğunu hissetmeye başladılar. Yapılan işlem amacına uygun çalışmaya başlamıştı. İnsanların tüm zihinsel veri ve düşünce güçleri genetik kodlamaları ile eşlenerek alınıyordu. Aralarında konuşup durumu değerlendiren liderler sessizleşmişlerdi. Artık zihinlerindeki bilgiler ve düşünce güçleri yavaş yavaş alınıyordu. Henüz güçlerinin alınması işlemine başlamamış olan liderler diğer liderlerin durumlarını gördüklerinde endişe duymaya başlamışlardı. Bütün bilgileri ve düşünce gücü alınan insanlar, taş devrindeki insanlara dönüşüyorlardı. Etraftaki koltukları masayı sandalyeyi nasıl kullanacağını unuttuklarını görüyorlardı. Koca devletlerin liderleri olan dünyada sözü geçen nice lider, sandalyeleri yenilecek birşey mi diye ısırmaya başlıyor, elindeki kalemleri ise masaya vurup kırmak için kullanıyorlardı. Aklı başında olan liderler, uzaylıların niçin onaylarını almak konusunda bu kadar titiz olduklarının farkına varmışlardı.

Aralıksız şekilde ince tiz ses duyulmaya devam ediyor, işlemin sonucunda verileri ve düşünce gücünü kaybeden insanlar ise her biri garip taş devrine ait tavrılar içerisine giriyordu. Sokaktaki kedileri avlamaya çalışanlar vardı. Kimileri dağlara doğru yürüyorlar, kimileri ağaçların üzerine çıkıp yaşamaya çalışıyorlardı. Evlerinin arabalarının anahtarları cebinde olmasına rağmen nasıl kullanacaklarını bilmiyorlardı. Evlerinin kapısını dahi açmayı bilmedikleri için sokakta kalmışlardı. Ağaçlarda veya taşların arasında konaklayacak yerler bulmaya çalışıyorlardı. Konuşmayı da unuttukları için garip sesler çıkararak birbirleri ile iletişim de kuramıyorlar idi. Yarım saat içerisinde bütün bilgi ve düşünce güçleri kaybolan insanlık artık kocaman bir hiç haline gelmişti. Uçaklar uçmuyor, okullar açılmıyor hiç kimse ama hiç kimse medeni insan olmanın temeli olan hiçbir eylemi gerçekleştiremiyor idi. Kitap okumayı unutmuş, konuşmayı bilmeyen taş devrindeki en ilkel insan topluluğu haline gelmişti koca insanlık.

Tabi ki bunun bir önemi yoktu. Dünyayı tehdit eden göktaşından bir an önce kurtulmak zorundaydılar. Uzaylılar titiz şekilde çalışmalarına devam ediyorlardı. Lazer için gerekli güç artık toplanmıştı. Dünya taş devrine dönmüş şekilde tüm gücü kullanmak üzere uzaylıların hizmetine vermişti. Artık insanlığın kaderi uzaylıların elinde idi.

Sonunda lazer ışını göndermeye hazırlardı. Bilgisayarları üzerinden göktaşına kilitlendiler. Özel kıyafetler giyen 20 kişilik bir ekip lazerin bulunduğu bölgeye geçmişlerdi. Bu kıyafetler ısıya dayanıklı yüksek güce sahip kumaştan üretilmiş özel elbiselerdi. Özel gözlükler de hazırlamışlardı. Gözlükler lazer ışınlarından gözlerini koruması ve ateşleme sıradan gerekli hedeflemeyi sağlamak için görme imkanı sağlayacaktı. Her şey hazırdı, düğmeye basmak için Morinpos isimli liderlerine garip sesler çıkararak bilgi verdiler. Morinpos onayı alınca, ateşleme düğmesinin kapağını kaldırdı ve parmak izini okutup erişim izni aldıktan sonra ateşlemeyi başlattı.

Stadyum çevresi kırmızı bir ışık yansıması ile dolmuştu. Işıklar büyük bir aydınlık oluşturmuştu. Lazer ve merceğin olduğu bölgede ise yoğun ışımaya sahip bir aydınlatma vardı. Özel gözlüklerinin niçin gerekli olduğunu bu ışığın parlaklığı anlatmaya yetiyordu. Bilgisayardan yaklaşan göktaşına bakıyorlardı. Göktaşı halen hiçbir şekilde parçalanma belirtisi göstermiyordu. Uygulanan ışınlara rağmen yoluna devam ediyordu. Seviyeyi kademe kademe yükselttiler. Yeterli gelmiyordu. Düşündüklerinin çok çok üzerinde bir boyut ve güçte idi. Uzaylılar bir çare arıyorlardı. İnsanların beyin güçlerinin yaşamsal kısmını almamışlardı. Hayati faaliyetler ve temel algının kalacak şekilde bu gücü taşımışlardı. Ancak yeterli gelmemişti. İlk defa bunu daha da arttırmaları gerektiğini daha fazlasına ihtiyaçları olduğunu görüyorlardı. Şuan uzaylılar onay alacakları kimse de kalmamıştı artık etrafında. Tüm insanlık taş devrine döndüğü için yapılacak işlemin sorumluluğunu alacak bir lider de ortada kalmamıştı. Kendileri karar vermek zorundaydılar ve işlemi onayladılar. İnsanlığın tüm bilgilerini almak için tekrar cihazı çalıştırdılar. Tek bir sorun vardı, bunu daha önce hiç denememişlerdi.

Bu işlem sonucunda insanlarda nasıl bir hasar oluşur bilmiyorlardı. Dahası yine de yeterli gelmezse ne yapacaklarına dair bir başka planları da yoktu. Cihazları yeniden çalıştırdılar. Tüm düşünce güçleri yeniden çekildi. Bu sefer insanlık çok daha başka bir an yaşıyordu. Acıktığını uyuması gerektiğini dahi anlamayan sadece yerinde sabit kalakalmış hiçbir uyarana tepki göstermeyen organizmalar haline gelmişlerdi. Bu şekilde uzun süre kalırlarsa, acıktığını susadığını anlamadıkları için metabolik ölüm geçirme ihtimalleri olduğunu bilen uzaylılar, ellerini çabuk tutmaları gerekiyordu.

22 Décembre 2022 18:52 0 Rapport Incorporer Suivre l’histoire
3
Lire le chapitre suivant 2. Bölüm

Commentez quelque chose

Publier!
Il n’y a aucun commentaire pour le moment. Soyez le premier à donner votre avis!
~

Comment se passe votre lecture?

Il reste encore 6 chapitres restants de cette histoire.
Pour continuer votre lecture, veuillez vous connecter ou créer un compte. Gratuit!