armanberra Arman Berra

Bir entelektüel insanın milyarda 1 görünen bu hastalığın çaresini bulabilecek mi?


Fantaisie Épique Tout public.

#rolex #televizyon #doktor #aksiyon #macera #mizah #absürt #ilginç #gizem #tuhaf
10
11.1mille VUES
Terminé
temps de lecture
AA Partager

Televizyon

İşten dönüyordu, otobüs duraktan ayrılıp ilerlemeye başlamıştı. Kıl payı binemeyip otobüsün arkasından koşan genci görünce, ayağa fırladı şoför bey lütfen durun bir genç kıl payı binemedi ve halen koşuyor ne olur durun diye bağırdı. Onca insan arasında ondan başka kimse de çocuğu umursamamıştı. Şoför neyse ki insaflı biriydi, durdu, genç otobüse bindikten sonra şoföre ve Ziya Bey'e büyük bir minnetle dolu gözleri ile teşekkür ederek kalabalığın arasına sıkışıp o havasız ve insan terlerinin birbirine karıştığı atmosferde yolculuğa katılmıştı. Yetişmek için sanki hayallerinin peşinden koşar gibi koşacak kadar emek verdiği otobüs yolculuğu buydu...

Yine insanlar onu yanıltmamıştı, duyarsızlık umursamazlık... Kahretsin, cehalet ne büyük sorun, yine kendince çözümler üretmeye çalışan iç sesi... Hemen susturdu, kes sesini yine başladın... Ne yapabilirsin ki aptal...

Otobüsün camına başını yasladı, her tümsekte kafası cama çarpıyor, ama bu çarpmalar canını yakmak bir yana bir nevi masaj gibi gelerek bir miktar hoşuna bile gidiyordu. Böylece az önce yaşadığı stresi de azaltıyordu. O sırada nefes alıp verirken buharlanan cama da bir şeyler yazıp tekrar buharlanınca yeniden başka bir şeyler yazıyordu. Delirdim mi acaba düşüncesi ile, olaydan halen keyif alıp bırakamaması arasındaki çelişkide gidip geliyordu...

Yine en yorgun kişi olarak ofisten çıkmıştı, gazetede bilgili ve çalışkan olmanın cezasını tıpkı okuyup da ona rağmen işsiz kalan gençler gibi çekiyordu. Ne kadar zor iş varsa ona veriliyor, en zor olayların haberlerini düzenliyor editörlük işlerini görüyordu. Haliyle sıradan bir insana göre çok daha fazla yorgundu.

Kafası cama çarpa çarpa ilerlerken, buharlanan cama da "duş", "kitap", "bitki çayı" gibi kelimeler yazıyordu. Eve gidip bir duş almayı, sonrasında arka planda dinlendirici bir klasik müzik açarak "Suç ve Ceza" kitabını okumayı hayal edişini dünyaya buharlanan camda yazarak ilan ediyordu. Merdivenleri çıktı evinin kapısını açtı ve kapıda içerden gelen seslere inanamadı.

Kulağını kapıya yasladı, inanmak istemedi ama gerçekti duydukları. Kapıyı son güçle açtı, ayağı ile tekmeleyip son gücü ile çarparak girdi içeri. Televizyonu aldığı gibi fişinden çıkarmadan kucakladı, fişe takılı olan kablolar gerildi gerginliğin iyice artması ile televizyonun girişinden koptu, televizyon artık ellerinde idi. Balkon kapısını açtı ve aşağı hızını daha arttırmak üzere son gücü ile iterek fırlattı. 6. kattan aşağı fırlatılan 108 ekran dev akıllı televizyon atomlarına ayrılırcasına bir parçalanma tüm mahalleyi gürültüsü ile ayağa kaldırmıştı.

Eşi donup kalmış, hala karşısında televizyon varmış gibi düz duvara bakmaya devam ediyordu. Televizyon paramparça olduktan sonra, adam gülümsedi gevşemişti. Aşağı dönüp, "merak etmeyin faydalı kanalları çekmiyordu, ama yer çekimi çekiyormuş neyse ki layık olduğu yere gönderebilmiş olduk, ama merak etmeyin birazdan iner anteni düzeltip doğru kanalları çekmesini sağlarımmm".

Oturduğu katın altında üstünde, çevresinde ve karşısında ne kadar insan varsa yerde paramparça olmuş bu televizyona bakarken, adamın bu delirmiş gibi bakan ve gülüyor olsa da aslında öfkesinden olduğunu anlayabildiği ifadesi karşısında bu sözlerle iyice afallamışlardı. Kendilerine bulaşır filan diye endişe edip içeri girdiler. Kimse ne oldu ne derdiniz var, var mı bir yapabileceğimiz diyemezdi, çünkü insanlık o mahalleyi terk edeli çok olmuştu...

Balkondan içeri girdi, eşi şokta donup kalmış vaziyette olmasını hiç görmedi, sıradan bir gün gibi geçti koltuğa oturdu. Nasılsın nasıl geçti günün, ne yemek var? diye sordu. Eşi gözlerini duvardan kendisine doğru yavaş yavaş çevirdi, koca televizyonu aşağı atmış ama şimdi bir şey olmamış gibi sohbet etmesi karşısında ne diyeceğini bilemedi, sessiz kaldı.

Adam tekrar hayatım günün nasıl geçti dedim, ne yemeği yaptın diye sordum sana duymadın mı? diye sakince neredeyse sesi zar zor duyulur tonda sordu. Eşi daha taksiti bitmemiş 108 ekran TV'yi 6. kattan aşağı attıktan sonra, her gün sanki rutin olağan bir şey olmuş gibi karşısında sohbet etmeye çalışmaya devam etmesi iyice şokun içinde bir başka şoku yaşamasına neden oluyordu. Tekrar sessiz kaldı eşi...

Ama adam sessiz kalamazdı...


GÜNÜN NASIL GEÇTİİİİİİ, NE YEMEK VARRRR......


Bağırışı ile tüm mahalle gününün nasıl geçtiğini anlatıp ne yemeği olduğunu söylemesi gerektiğini hissetmişti. Haluk Bilginer'in Polis filminde "bana 1 kerecik seni seviyorum der misin" sözünü defalarca kibarca söylemesine rağmen ölmek üzere olan bu adamın ricasını yerine getirmeyen kıza, sonrasında dayanamayıp, ölüme giden her şeyini kaybetmişliğin verdiği özgülükle bağırdığındaki gibi bir bağırıştı bu. Argoda "delirtme adamı" sözünün eyleme geçmiş haliydi.

Bu sırada sokaktaki paramparça televizyon yoldan geçecek araçlara da engel olduğu için, bir de üstüne korna sesleri başlamıştı... Kiminse bu televizyon temizlesin bu ne böyle geçemiyoruz her yer cam ve plastik olmuş diye homurdanan sesler duyulmaya başlamıştı.

Yine bağırarak,

"BAKALIM BUGÜN NE YEMEK VARMIŞŞŞ..." diye mutfağa gitti, tencereyi açtı imam bayıldı yemeği vardı. Koca tencerede uzun süre yetsin diye bolca yapılmış bir yemek vardı ve eline alır almaz koşarak balkona gitti, son gücü ile alıp homurdanan araçların üstüne doğru fırlattı.

"Demek geçemiyorsunuz, biz temizlik yaparken siz de buyrunnn imam bayıldı yiyinnn" diye bağırıyor bir yandan tenceredeki tüm yemeği bekleyen araçlarım üzerine kaşıkla mancınık yaparak fırlatıyordu. Yemek bitince de tencereyi birkaç sefer dümbelek çalar gibi çalıp al yer çekimi bunu da sana gönderiyorum deyip televizyonun düştüğü yere çarptı.

Araç sahipleri balkona çıkıp kusura bakmayın diyecek biri beklerken, üstlerine yağan imam bayıldı sonrası sileceklerini açıp imam bayıldıları temizleyip gerisin geri sokaktan geri gitmeye başladılar. Adam bağırıyordu, cacıksız gitmez bu, bekleyin daha cacık ikram edecektim... Adamlar cacık lafından sonra hiç sorgulamadılar durumu, gerisin geri dönüp gittiler sokakta ne bir araba ne bir insan kalmamıştı... Herkes o sırada olanları, sanki her gün olan bir olaymış gibi alışkın oldukları bir eylem gibi ölü taklidi yaparak geçiştirmişlerdi...

Eşi nefes almakta zorlanıyordu, televizyonu fırlattı, normal bir olay gibi gelip sohbet ediyor sonra bir de koca tencere imam bayıldı yeğenini fırlattı. Ve tekrar karşısına geçip, "Hayatın sana bir soru sordum günün nasıl geçti... yemeği sormuyorum imam bayıldı onu öğrendim ama artık bir yemeğimiz olmadığı için anlamı kalmadı." diyerek espri yapmayı da ihmal etmiyordu.

Kadın ihtimal ki adam tekrar çıldırmasın diye, bu sefer zorladı kendini "iyi geçti, yemekte iiimmmmam bbbayyyıldı caaaccık ve pilllavvv var..." şeklinde tutuk tutuk konuştu.

Adam eşinin ses tonunu duyunca, onun ne kadar korkmuş olduğunu fark etti, az önceki tarzan adam tekrar yerini entelektüel adama bırakmıştı.

Eşine sordu,

"Nasılsın günün nasıl geçti, yemekte ne var. Peki televizyonumuz nerede?"

Ziya şaka mı yapıyorsun?

Hayır asıl sen şaka yapıyorsun herhalde koca televizyon nerede söyler misin?

Eşi Ziya'nın normale döndüğünü konuşma şeklinden anlamıştı. Yine karşısında o entelektüel bilgisi ile hayran ve aşık olduğu eşi vardı.

Bunca yıl onu hiçbir konuda kırmamış, hiçbir konuda üzmemiş her konuda anlayışlı olmuş eşi Ziya, bugün kendinden geçmiş asla kendisine yakışmayan bu hareketleri yapmıştı. Korkutucu olan ise yaptıklarını hatırlamıyor, televizyonu soruyordu...


- Ziya hazırlan, gidiyoruz.

- Hayatım yemek yemeyecek miyiz? Ben duş alıp kitap okuyacaktım çok güzel planlarım vardı? Nereye gidiyoruz?

- Doktora Ziya doktora...

- Ben iyiyim...

- Evet evet, inelim sokağa da eserini görünce aynı düşünecek misin...

- Ne eseri...

- Ziyaaaa, sus ver yürü beni takip et...

- ...


19 Décembre 2022 23:19 6 Rapport Incorporer Suivre l’histoire
6
Lire le chapitre suivant Doktor

Commentez quelque chose

Publier!
Didar Saparov Didar Saparov
Gerçekten iyiydi, biraz acı gülerken, diğer yandan heyecanla güldüm…
May 18, 2023, 06:50
Yılmaz Şahin
İmam bayıldı örneğine çok güldüm,siz çok yaşayın 🤣🤣🤣 yine çok üretkensiniz
December 24, 2022, 08:51
Gültekin KOMANLI Gültekin KOMANLI
"sözünün eyeleme geçmiş haliydi" diye bitiyor, "eyleme" olacak sanırım "kaşıkla mancırık" "mancınık" olabilir
December 20, 2022, 08:18
Gültekin KOMANLI Gültekin KOMANLI
"faydalı kanalları çekmiyordu ama yerçekimi çekiyormuş" :D Bunu ben de kullanacağım sizi anarak!
December 20, 2022, 08:11
Gültekin KOMANLI Gültekin KOMANLI
Burada çok mesaj var galiba "okuyup ona rağmen işsiz kalan gençler", buna bayıldım.
December 20, 2022, 08:08
Gültekin KOMANLI Gültekin KOMANLI
Cehalet en büyük sorun, insanlar okumuyor, öğrenmek istemiyor, düşünmek istemiyor.
December 20, 2022, 08:06
~

Comment se passe votre lecture?

Il reste encore 39 chapitres restants de cette histoire.
Pour continuer votre lecture, veuillez vous connecter ou créer un compte. Gratuit!