tavşan, gecenin dolunay ışığında, çalıların arkasında geyik i izliyordu. açık alan da otlanan geyik izlendiğinin farkında değildi. orman sesiz ve aydınlıktı. dolunay ışığı yırtıcı hayvanlar için muazam bir geceydi. ama otçular için korku dolu. tıpkı bir çocuğun gece karanlığında korması gibi. geyik ve tavşan otçul olduğu için birbirine pek zarar vermezler. ama sonbahar aylarında otlar azaldığı için güçlü hayvanlar gğçsüz hayvalara zarar verebilir. daha önce bu deneyimi yaşayan tavşan tehlike alanına girmemek için. uzaktan geyiğin gitmesini bekliyordu. gözüne kestirdiği lezetli otları tadına bakmak için sabırsızlanıyordu. bu mevsimde yeşil ot bulmak zordu. özelikle yağış yağmayan bölgelerde... otlar sarmış ve sertleşmişti. elinize aldığınıza saman haline dönüşür. bu nedenle otçular bunu tüketmekte zorlanırlar. gece soğunda beya sabah şafağında otlar yumuşar. bu nedenler otçular genelde sonbahar ve kuru yaz aylarında gece soğunda otlamaya çıkarlar.
geyik karnını doyurmuş ve uzaklaşmıştı. tavşan bu anı fırsat bilerek kendini ay ışının altına attı.
kahverengisi ve uzun kulaklı tavşan ay ışığında parlamaya başladı. tatlığı ile muazam gözüküyordu. otları çiğnediğinde yanaklatı şıyor ve tombulaşıyordu.
ama kendini çok açığa vermişti. her an bir saldırıya uğrayabilir. bu korkuyu hisseden tavşan ;ağzına bir karış ot alarak uzaklaştı. yırtıcı kuşkarın kanat seslerini duyunca bunu yapmak zorunda kalmıştı. uzun süreli bir zevk için haytında vazgemezdi. neyseki tavşan karnını doyurmuş ve uyumak için yuvasına dönebilirdi. ormanda ay ışığı ile yola koydu. çek ses çıkarmadan karanlık bölgelerde zıplayarak yuvasına dönüyordu. yolda bir su birinkitisini görunce korku içinde etrafına bakarak suyunu içti. susuzluğu gidermiş ama zevkini alamamıştı. çünkü korku onun yanındaydı .
korku ve hayat ile mücadelesi ona olgunluk sağlıyor ve tercübesini artırıyordu. atacağı her adımı ve avcıların kokusunu hissedebilmesi için olgunluk evresini geömesi gerekiyor. ama bu yaş ile olan drğil. bu zihinsel olarak yapmadı gerekiyor. nitekim tavşanımız bu yolda doğru ilerliyor. hattalar ona güç , korku ona hayat veriyordu. hem korku ile hemde cesur ataklarıyla hayata kalabiliyordu. sonuçta hepimiz aynı yoldayız, ya sabit fikir ve hareket, yada tavşan gibi korku ve cesurla karışık fikirlerele farklı yolarda gidebilen kişileriz.
tavşan, yuvasına geldi. büyğk bir çınar ağacının köklerşn altına kazıp kendine yuva yapmıştı. kuru otları yuvasının altına serpmiş kendince yumuşacık bir yatak sahibi olmuştu. avcılardan uzak cırcır böceklerin seaiyle, akan detenin şırıştısı ve hafif ay ışığı. işte bu onun için mükemel bir geceydi. tavşan kendi yemeği için sabredip ve haketiğini almıştı. tavşan gece mutlu uyuyabilirdi artık. o mutluluğunu zihinsel olgunluğa borçlu.
Merci pour la lecture!
Nous pouvons garder Inkspired gratuitement en affichant des annonces à nos visiteurs. S’il vous plaît, soutenez-nous en ajoutant ou en désactivant AdBlocker.
Après l’avoir fait, veuillez recharger le site Web pour continuer à utiliser Inkspired normalement.