Öncelikle merhaba herkese! Kız Yurdu kitabının bende yeri çok ayrı. Lise yıllarının büyük bir kısmı ve üniversitenin de tamamında yurtta kalan biri olarak çokça anı biriktirdim ve bunları sevgili arkadaşım Gülsen Kılıçaslan'a anlatırken "Neden bu yaşadıklarını yazmıyorsun?" şeklinde bir dönüş aldım. Çok haklı bir soruydu, yüzlerce kız küçücük bir alanda sıkışıp kalınca ortaya kitap olacak kadar bol malzeme çıkıyor inanın bana. Başta olayları kurgulaştırma fikri bana çok korkutucu gelmişti. Arkadaşlarım buna izin verir miydi, ya bilmeden onları incitirsem, yaşarken iyiydi hoştu da yazarsam nasıl tepki alırım düşünceleri beni uzunca bir süre oyaladı fakat Gülsen abla ve sevgili kader ortaklarım yurt arkadaşlarımın da desteğiyle bu fikri benimsedim ve sonunda %60 gerçek %40 kurgu olan Kız Yurdu'nu yazmaya başladım. Kız Yurdu gerçek olaylardan esinlense de bir roman, günlük ya da anı kitabı değil. Bu yüzden size bir romanın vaat ettiği her özelliğe sahip. Özellikle de romantizm, arkadaşlık ve bolca mizah! Neyse daha fazla gereksiz detaya sizi boğmadan kitaba geçelim. Yorumlarınızı ve destekleriniz eksik etmeyin! Keyifli okumalar!
***
Küçücük bir alanda tıkılıp kalınca insanın en büyük arzusu bulunduğu köhne yerden kurtulup büyük maceralara atılmak oluyordu. En azından benim için böyleydi. Manisa’nın küçük bir kasabasında on sekiz yılımı geçirdikten sonra bulduğum ilk fırsatta valizleri toplayıp kendi serüvenimi yazmak üzere yola çıktım.
Büyük hayallerim vardı.
Üç yıl önce serüvenimin başladığı AŞTİ’de, üniversiteye başladığımda yapacaklarımı sıraladığım uzunca bir listenin olduğu defterimi çantama koyarken ellerim titreyişini hala dün gibi hatırlarım. Yaklaşık yedi saatlik yol boyunca sanki o defteri ben yazmamışım gibi yeni bir heyecanla tekrar tekrar okumuştum. Üniversitemin bulunduğu şehri, Ankara’yı, defalarca araştırmıştım. Üniversiteden önce keşfetme fırsatına erişemesem de ilk iş olarak bu güzel şehrin sokaklarında anılarımı bırakacak, şehrin kendisi olacaktım.
Fakat olmadı. Yıllar önce büyük hayallerle geldiğim yurt kapısının önünde valizlerimin üstüne oturmuş dertli dertli kızların nasihatlerini dinliyordum. Müdire olacak şeytanın sağ kolu anlayıp dinlemeden beni kapının önüne koymuştu birkaç saat önce. Şimdi başladığım noktada beş parasız ve de yurtsuz ne yapacağımı düşünüyordum kara kara.
Bu şartlarda gidecek kimsem yoktu. Arkadaşlarımın büyük çoğunluğu benim gibi yurtta kalan gariban öğrencilerdi. Hazırlıktan arkadaşım Ece ve Nisan aile evinde kalıyordu fakat onların da ailevi sorunları vardı ve bunun üzerine kendimi ekleyerek daha büyük sorunlara yol açamazdım. Öğrenci evinde kalan arkadaşım Nur da ev arkadaşlarından mustaripti. Zaten bir öğrenci evine göre hayli kalabalık olan evde ben çok göze batardım. Aileme yurttan atıldığımı söyleyemeyeceğim için özel yurda ya da öğrenci evine çıkmak söz konusu bile değildi. Kira fiyatları İstanbul ile yarışıyordu. Zaten depozitosuydu, komisyonuydu, eşyasıydı, tadilatıydı, ıvır zıvırıydı derken masraflar astronomik rakamlara ulaşıyordu. Geçici olarak okul kütüphanesinde kalabilirdim. Kütüphane yedi yirmi dört açıktı nasılsa. Otomattan beslenir banyomu falan da spor salonunda hallederdim bir süre. Uyumak için kütüphanenin koltukları son teknoloji ortopedik yataklardan daha rahattı zaten. O sırada da geçici bir iş bulur en azından özel bir yurda geçmeye çalışırdım.
Evet yapabilirdim.
“Derin buldun mu bir fikir?” diyen Mehveş’in sesi beni daldığım derin sulardan çıkardı. Çok sevgili oda arkadaşlarım da başıma gelen korkunç olaydan ötürü benimle birlikte bir hal yol bulmaya çalışıyorlardı.
“Hı?” dedim şaşkınca.
“Bir fikir var mı aklında. Arkadaşlarıma haber verdim. Evi uygun olan birisi çıkarsa misafir edecek seni. Sana kalıcı bir yer ayarlayana kadar orada yaşarsın bir süre.”
“Aynen çok mantıklı,” diyerek Mehveş’i onayladı Aysu da. “Ben de haber vereyim çevreme birileri çıkar illaki. En kötü ihtimalle bir apart buluruz sen kendine bir yer ayarlayana kadar. Kirana destek oluruz biz de.”
“İnan hiç gerek yok kızlar. Hepinizin farklı farklı dertleri var zaten. Bir de beni düşünmeyin.”
“Aaa, deli mi ne?” dedi Sahra biraz kızgın bir ses tonuyla. “Biz kapıda kalsak sen bizi öyle dımdızlak bırakacak mısın ki biz seni bırakalım? Haber salalım dört bir yana bulunur bir çaresi elbet.”
Sahra’nın azarını bir ninni gibi dinlerken bulunduğumuz kaldırımın dibinde son model siyah bir araba durdu. İçindeki kişiyi görmesem de arabanın plakasından sahibini tanıdım. O anda sinir katsayım tavan yaptı.
“Ne işi var bunun burada?” diye söylenirken kızlar konuşmayı kesip arabadan inen sıfatsızın sıfatına odaklandılar.
“Ozan değil mi o,” dedi Aysu şaşkınca.
“Ta kendisi,” diye tısladım sıktığım dişlerimin arasından. “İti an çomağı hazırla işte.”
Ozan karşımıza dikildiğinde yüzünde sinir bozucu bir tebessüm vardı. Yediği halt yetmezmiş gibi bir de gülüyordu şerefsiz.
“Ne yüzle geldin sen buraya!” diye bağırdım sesimin tonunu kontrol edemeyip. O an çevredeki bütün bakışlar bize odaklandı ama umursamadım. Şu anda daha büyük bir derdim vardı: Baş düşmanımı onlarca şahidin içinde öldürmemek için kendimi tutmak gibi...
“Derin ben olanlar için çok üzgünüm.”
“Neyine üzgünsün be! Senin yüzünden okul hayatım bitmek üzere. Bir tek kapının önüne konmadığım kalmıştı o da oldu sayende.”
Ozan’ın yüzündeki ifade silindi ve yerini üzgün bir ifade aldı. Üzülse ne olacak? Mahvetti her şeyi.
“Ben de bu yüzden geldim. Okul konusunu halletmeye çalışıyorum. Eğer iznin olursa bu sorunu da çözmeye geldim. Yurttan atılmana ben sebep oldum. Sen de onaylarsan gel benim evimde yaşa,” dediğinde gözlerimin önünde şimşekler çakmaya, kıvılcımlar uçuşmaya başlamıştı. Eğer kudretim olsa Zeus gibi üzerine şimşekler yağdırmak isterdim bu pisliğin.
“Yuh devenin bale pabucu,” dedi Sahra kendini tutamayarak. “Oldu olacak nikahına da al.” Ona ters bir bakış attığımda korkudan sinip Mehveş’in arkasına sığındı. Boş boğazlığından ötürü onu paralamayı daha dertsiz olduğum bir zamana erteledim ve Ozan şerefsizine döndüm.
“Başka emrin kuzum? Bu kızın hayatını yeterince mahvetmedim, dizimin dibinde olsun bir de öyle mahvedeyim dedin herhalde? Başka mantıklı açıklaması yok bu yaptığının çünkü!”
“Nisan bana her şeyi anlattı kalacak yerin yokmuş,” dediğinde diğer bir boşboğaz olan Nisan’ı da paralanacaklar listeme ekledim. Hem de ilk sıraya.
“Yoksa bulunur. Senin evine kalmadım ben. Gerekirse kütüphanede yatar yine de seninle yaşamam.”
“Kütüphane sadece sınav döneminde tüm gün açık. Şu an sınav döneminde olmadığımız için akşam kapanıyor. Kapandığı zaman ne yapacaksın?”
Hıh! Bu bilgiyi nereden biliyordu bu?
“Okulla alakası olmayan biri için bu detayı biliyor olman son derece ironik doğrusu. Geçici bir yer bulacağım bir şekilde.”
O sırada Mehveş omzumu dürttü. “Şey… Derin… Kızma ama Ozan haklı sanırım. Sana çok sorun çıkardı zaten. Bir şekilde hatasını telafi etmeli.”
Aysu da Mehveş’i onayladı. Neyse ki Sahra bu konuda çekimserdi de bir tepki vermedi.
“Siz aklınızı kaçırmışsınız. Ölsem onunla yaşamam.”
“Banka hesabını kontrol et ve bir daha düşün istersen,” diye fikir sundu Aysu. Ne hayırlı arkadaşlarım var be! Arasan bulunmaz böylesi.
Sahra kulağıma eğildi ve son kalemin de düştüğünü belirten o sözleri söyledi. “Belli ki çok pişman. Hem bu şekilde yaptıklarını burnundan getirebilirsin. Gururlu olmanın zamanı değil şimdi. Halletmen gereken bir okul meselesi de var daha. Hem ailenin durumunu düşün. O kadar şeyin üzerine yurttan atıldığını öğrenirseler ne olacak sence?” dediğinde omuzlarım düştü ve çaresizce baş düşmanıma baktım yenilmişlikle.
Ailem zayıf noktamdı.
Nasıl oldu bilmiyorum ama Ozan hayatıma girdiğinden beri benim için hiçbir şey yolunda gitmedi. Üstüne şimdi ona teslim olmuştum ve birazdan dudaklarımdan dökülecek olan sözlerle yeni bir seviye atlayacaktık.
İçimdeki Amazon kaybettiği savaşın kalıntılarını üzerinden silkeledi ve cesurca baş düşmanının karşısına dikildi. Böyle olmak zorundaydı.
“Kabul ediyorum fakat kuralları ben belirleyeceğim,” dedim yarım ağız. Neyin kuralı kaldıysa artık aramızda?
İşte şimdi annesinden emdiği burnundan getirme sırası bana gelmişti.
Thank you for reading!
We can keep Inkspired for free by displaying Ads to our visitors. Please, support us by whitelisting or deactivating the AdBlocker.
After doing it, please reload the website to continue using Inkspired normally.