1stellar1 Şeyma Nur Koyuncu

Yazar olmaya çalışan ama değer görmeyen üniversiteli bir kız: Mahpare. Bir gün arkadaşı sayesinde öğrendiği "Ay Parçası Yazar" uygulamasında daha önce hiç görmediği bir değer görür. 🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙🌙 epik_gecenin_yazari: Yani seninle ilgili merak edebileceğim pek bir şey yok. epik_gecenin_yazari: En fazla neden adın mondliebe diye sorabilirim. Herhalde Almancada ay aşkı demekti. Sen de ayı sever misin? mondliebe: Aslında ben ayı sevmem. Yani hep doğru düzgün aydınlatmıyor da ne faydası var neden sevilir diye düşünüyordum. mondliebe: Sonra biriyle tanıştım. Daha doğrusu karşılaştım. O an fark ettim ki ay ışığını geceye değil de onu sevenlere verirmiş. Hala ayı seviyorum diyemem ama ayın o parçasını severim.


Teen Fiction Not for children under 13.

#genelkurgu #yazmak #aşk #romantik #ayparçası #yazılım #gençkurgu #gece #yazar #ay #ayparçasıyazar #aysevgisi
8
5.5k VIEWS
In progress - New chapter Every 30 days
reading time
AA Share

Ay Parçası Yazar Uygulaması

Yine ve yeniden bölümü bitirmek için gece yarılarına kadar ayakta kalmıştım. Gözlerim ağrıyordu ve klavye kullanmaktan ellerim kasılmaya başlamıştı ve daha bitmemişti... Bundan sonra gelecek kontroller işin asıl uğraştırıcı kısmıydı bana göre ama daha fazla ekrana bakabileceğimi sanmıyordum.

Ben bir yazardım. En azından dijital platformlarda yazıp yazar olmaya çalışan bir insandım. Tabii başarılı olduğum söylenemezdi. Kullandığım uygulama çok popülerdi ve bu yüzden tanınmak imkansıza yakındı. Özellikle benim gibi bir epik fantastik yazarı için... İnsanlar romantik okumak istiyordu ama ne yazık ki benim ağır fantastik kurgularımda istediklerine ulaşmaları çok zordu.

Dilim ağırdı, evrenim ağırdı, konu ağırdı... Kısaca kullandığım dijital platformdaki kitlenin çoğunluğuna hitap etmeyen bir kurgu için günlerimi ve gecelerimi harcıyordum. Belki bittiğinde bir yayınevine gönderebilirdim ama yayınlayacakları bile kesin değildi. Sonuçta herkes parasına bakıyordu... Kimse on yaşından beri kurmaya uğraştığı ve en sonunda cesaret edip bastırmak istediği kurgusunu ve kızın hayallerini umursamayacaktı.

Hala neden mi uğraşıyordum? Tabii ki de beni okuyan iki kişi ve umudu tükenmeyen çocukluğum için.

Okuyucularımdan biri arkadaşım olsa da diğerinin kimliğini bilmiyordum. Kullanıcı adı @_yazılımcı_ olduğu için yazılım bölümünü okuduğunu veya bitirdiğini tahmin ediyordum ama can sıkıntısından da bu kullanıcı adını seçmiş olabilir. Onunla yorumlar harinde konuşma girişiminde bulunmadığım için bilemeyeceğim.

Kırmızı, tekerlekli sandalyemden kalktım ve kendimi yüz üstü bir şekilde kırmızı ekoseli çarşaflarımın üstüne attım. Bir süre gözlerimi kapatıp üstümü değiştirecektim ama fark etmeden uyuyakalmışım.

🖋🖥🖋🖥🖋🖥🖋🖥🖋🖥🖋🖥🖋🖥

Telefonum çalınca kelimenin tam anlamıyla yerimden sıçrayarak uyandım. Arayan kişi en yakın arkadaşım Ayşegül'dü. Kafamı yeniden yatağıma gömdüm ve telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo! Günaydın diyeceğim ama ikinci öğretim öğrencilerine daha gün aymamıştır herhalde. Neyse sana mükemmel haberlerle geldim!"

Kafam yatağa gömülü olduğu için boğuk bir şekilde "Nedir?" dedim. Heyecanlandığım söylenemezdi çünkü bu şekilde aradığı ilk sefer değildi.

"Bir uygulama buldum. Yeni kurulmuş. Bir ay falan olmuştur, belki de daha az. Hem de ana dili Türkçe. Türk bir yazılım öğrencisi yapmış. Zaten haberlerde görmüş olmalısın. Haber izleseydin görürdün daha doğrusu. Kısaca şu an çok tenha. Hızla yükseliyor ama eğer kurgunu oraya taşırsan eminim okuyacak bir sürü insan olacaktır."

Yüzümü yataktan kaldırdım ve çenemi yatağa dayadım. Hala sesim biraz anlaşılması zor çıkıyordu ve yeni kalktığımı belli edercesine gıcırtılıydı. "Eminim birinci bölümden sonra devam etmezler. Neyse deneyelim. Şu ankinden daha kötü olamaz. Belki okuyucu sayım ikiden üçe çıkar."

"Ruhuna hayran kaldım(!) Uygulamanın adını sormadın ama ben diyeyim. Ay Parçası Yazar."
İsmi duyduğum zaman hafifçe kıkırdadım. İsmimle ne de güzel denk gelmişti. Mahpare ve ay parçası yazar uygulaması.

"Sesli söyleyince de uygulama ismi bir garipmiş ama ismimle uyumlu olduğu için laf edemeyeceğim."

İkimiz de güldük ve görüşürüz, deyip telefonlarımızı kapattık. Hızla bilgisayara geçtim ve internete uygulamanın adını yazdım. Hala uykum vardı ama uyudukça geçmeyeceğini de biliyordum.

Bir sitesi de vardı, aynı zamandan birden fazla haber hakkında makale yazmışlardı. Haberleri takip etmeyince bilgilerden habersiz kalınıyor tabii.

Haberleri es geçip siteye girdim. Hiçbir ayrıntı göstermeden önce karşıma siyah bir gece göğü ve hilal temalı bir arka plan eşliğinde üye ol sayfası çıktı. Arka planın koyu olması hoşuma gitmişti, bir daha karanlık modu açmakla uğraşmayacaktım. Keşke her site böyle olsaydı ve aydınlık tema kullananlar nereden açacaklarını aramak zorunda kalsaydı.

Bunu düşünmeyi bir kenara bırakıp kullanıcı adı bölümüne "epik_gecenin_yazari" yazıp şifre belirledim. Bundan sonrakiler de klasikti. Sevdiğimiz türü ve benzeri sorup bizi site girişine yolladı. Bir öğrenciye göre ayrıntılı iş çıkardığını söyleyebilirdim çünkü hiçbir yerde tek renk kullanmamış ve gökyüzü temasını benimsemişti. Kolaya kaçmadığını bir yazılım öğrencisi olmasam da söyleyebilirdim.

Ana sayfada da o güzel gece göğü teması devam ediyordu. Kendimi aydınlık temanın nasıl olacağını merak etmekten alıkoyamadım ama önce yazma yerini keşfetmem gerekiyordu.

Ekranın alt tarafında sekiz tane seçenek vardı. Soldan üçüncü seçenek olan kalem işaretine tıkladım ve direkt yeni kurgu oluşturma ekranına attı. Tür, kapak, konu ve kurgumla ilgili tüm bilgileri doldurduktan sonra -fazlasıyla ayrıntılıydı- ilk bölümü geçirip yayınladım. Yazma özellikleri zaten aynıydı. Fazladan bir özellik yoktu.

Ardından alt taraftaki seçeneklerden bildirim olduğunu tahmin ettiğim zil işaretinin tepesinde mavi bir nokta gördüm. İçinde bir yazıyordu.

[Tebrikler!🎉 İlk kurgunuzu yayınladınız. 5 yıldız puanı kazandınız!🌟]

Aniden böyle bir bildirim almak beni şaşırttı. Bu puanların ne işe yaradığını öğrenmem gerekiyordu.

Siteye girdiğim zamanki isteksizlik yerini heyecan ve meraka bıraktı. Pek çok kitabı karıştırdım ve puanların kullanım alanlarını inceledim.

Yazarlar ve okurlar için farklı özellikleri vardı. Yazarlar puan harcayarak belli başlı özellikler alabiliyordu ancak okurlar için puanla alınabilecek bir şey görememiştim. Ancak bu da düşünülmüştü. Yeterli puan toplayan okurlara istedikleri bir kitap -fiyat sınırı çerçevesinde- hediye ediliyordu. Sevimli bir ayrıntıydı.

Bir süre yazar/okur hesaplarını karıştırdım çünkü aralarında sistemi kuran kişinin olup olmayacağı ya da hesapta onu belli eden bir özellik olup olmadığına baktım. Tabii sonuçsuz kaldı.

Bu şekilde günler geçti. Diğer uygulamada alamadığım ilgiyi buradaki okurlar bana verdi. Ne zaman okulla birlikte yazmayı götürmekte zorlansam yorumlar beni mutlu etti. Yazmaya devam etmemi sağladı.

Yine böyle günlerden birinde uygulamadaki mesaj kutumda bir mesaj gördüm. Hesabın adı "mondliebe"ydi. Uygulama için uyumlu bir ad. Almancada ay aşkı anlamına gelen bir kelimeydi eğer doğru hatırlıyorsam. Ancak onu daha önce yorumlarda görmemiştim.

mondliebe: Bu sonu hak ettiler mi onlar

Mesaj biraz sinirlendirmişti. Belli ki hayalet okurdu ama kalkıp böyle bir şey mi söylüyordu? Elli bölüm geçtikten sonra hayaket okur olmayı bırakmaya karar verecek hali yok ya.

Neyden bahsettiği açıktı. Dediğim gibi kurgumda pek romantizm yoktu ve olanı da... Şey, biraz cani bir yazar olabilirdim. Okurlarım arasındaki en popüler shiplerden birini -ki ben de onları seviyordum- en son bölümde kaderlerini ayırdım.

Bunu yapmamın belli bir sebebi vardı tabii ki. Canım sıkıldığı için yapmadım. O shipi sadece kurgunun yoğunluğunu biraz hafifletmek için eklemiştim ve bundan sonraki olaylarda birlikte kalmaları soruna sebep olacaktı. Bunu okurların anlamasını beklemiyordum ama özelden sırf bunun için yazması sinir bozucuydu.

epik_gecenin_yazari: Yazar benim. Hak ettiler, diyorsam hak etmişlerdir.

mondliebe: Onlar gibi güzel seven bir ikilinin sonu olmamalıydı bu. Senin güzel gönlünden geçenin bu olmadığına eminim.

Dedikleri daha da sinirlendirdi. Hayalet okuyuculara tahammülüm yoktu ve bana özelden yazması düzeldiği anlamına gelmiyordu. Sadece okurlarımın beğenmedikleri kısımları dinlemek için yazmıyordum.

epik_gecenin_yazari: Bitirdiysen gidiyorum. Bu konuşmanın bir anlamı yok çünkü. Yazdıklarımı değil sen, senin gibi yüz okur da gelse değiştirmem. Özellikle de hayalet olanlar için.

Bir süre cevap vermesini bekledim ancak cevap gelmedi. Pes etmiş olmalı diye düşünüp siteden çıktım.

Gözlerim ağrıyordu artık bu yüzden direkt kendimi yatağa attım.

🖋🖥🖋🖥🖋🖥🖋🖥🖋🖥🖋🖥🖋🖥

Uyandığımda saat öğlen on iki idi. Telefonumu elime aldım ve bildirimleri kontrol etmeye başladım. Gördüğüm bildirim yığını ise gözlerimin kocaman açılmasına sebep olmuştu.

Bir kısmı ay parçasından gelen yorum bildirimleriydi ve hepsi mondliebe'den gelmişti. Diğerleri ise önceki uygulamanın bildirimleriydi ve sabaha aitti. Çok sevgili arkadaşımın bildirimleriydi bunlar.

Bu hareket biraz kıkırdamama sebep oldu. Sanırım cidden elli bölüm sonra hayalet okur olmayı bırakmıştı. Tüm kitabımı en baştan okuyordu.

Yorumlar sabah beşte kesiliyordu. Bölüm yirmiden sonrasına devam edememişti. Ancak son bir mesaj vardı: Artık hayalet okurun değilim, değil mi? Şimdi benimle konuşacak mısın?

Biraz, hatta baya, tuhaftı. Madem böyle yapacaktı en başta neden hayalet okur olmayı seçmişti?

Bu sorumun sadece düşünce olarak kalmasını istemedim ve ona sordum. Kırıcı bir soru olduğunu düşünmüyordum.

Geri cevap vermesi gecikmedi.

mondliebe: Şey... Bunu açıklaması biraz zor...
mondliebe: Ya aslında değil ama boş ver sen.

epik_gecenin_yazari: Böyle deyince daha çok merak ettim. Utanç verici mi?

mondliebe: Öyle gibi bir şey. Başka bir şey sor ona cevap vereceğim ama bunu sorma.

epik_gecenin_yazari: Yani seninle ilgili merak edebileceğim pek bir şey yok.
epik_gecenin_yazari: En fazla neden adın mondliebe diye sorabilirim. Herhalde Almancada ay aşkı demekti. Sen de ayı sever misin?

mondliebe: Aslında ben ayı sevmem. Yani hep doğru düzgün aydınlatmıyor da ne faydası var neden sevilir diye düşünüyordum.
mondliebe: Sonra biriyle tanıştım. Daha doğrusu karşılaştım. O an fark ettim ki ay ışığını geceye değil de onu sevenlere verirmiş. Hala ayı seviyorum diyemem ama ayın o parçasını severim.

epik_gecenin_yazari: Vay be! İnsanlarda ne hikayeler var. Ben sadece beğendiğim için bu ismi koymuştum oysaki.

mondliebe: Ben de beğendiğim için koydum.

epik_gecenin_yazari: Ama hikayesi var.

mondliebe: Bu beğendiğim için koyduğum gerçeğini değiştirir mi?
mondliebe: Neyse benim gitmem lazım. Seninle, sonra, biraz daha konuşmak isterim.

Son mesaja cevap vermemiştim. Bu da benim huyumdu, görüşürüz mesajına cevap vermezdim.

Kahvaltıya indiğim sırada Ayşegül aramıştı. Dersten erken çıkmıştı herhalde çünkü şu anda hala hocanın sesiyle sırada uykuya dalmamak için çabalıyor olması lazımdı.

Telefonu açarken neyden bahsedeceğini anlamak ne yazık ki zor değildi. Yorumlarında bana sinirlenmesi yetmiyormuş gibi kulağımı yırtacaktı sesiyle.

İç çekip telefonu açtım. "Alo?"

"Mahpare'm dedik bağrımıza bastık. Cani! Meğer bugünler içinmiş her şey!.."

Bir süre sessizce onu dinledim. Abartmak için abarttığı o kadar belliydi ki. Utanmasa doğum anımdan başlayacak anlatmaya.

"Canım, bir tanem, çiçeğim, güllü lokumum... Ben canım istediği için karakterleri öldürür müyüm?" Öldürürdüm. "Onları öldürmekten ben de zevk almadım ama olması gerekiyordu."

"Hadi be oradan! Ufak at da civcivler yesin ama benim karnım tok! Benim bu saf kalbim sana bir daha güvenir mi sandın? Yanıldın, Mahpare! Yazılımcı da dedi, öylesine yapmamıştır, dedi. Ben inanmam, Mahpare!"

Ayşegül'ün Yazılımcı ile konuşması tuhaf değildi. İkisi de hala eski uygulamadan aktifliklerini sürdürüyorlardı ve birçok etkileşimleri oldu. Ben de bazen katıloyor, bazense sadece seyrediyordum tartışmalarını.

Yazılımcı her hareketimde benş savunuyordu, Ayşegül ise her hareketimde bana çelme takmaya çalışıyordu. Arkadaş dediğin böyle oluyor işte, ne yaparsın?

Yeni bölümün üzücü olduğunun farkındaydım. Yazarken benim de kalbim kırılmıştı. Aslında ölüm yazmak bana zor gelmezdi, eğlenceli bulurdum ancak bu farklıydı. Bir yandan favori karakterim görüneceği için mutluydum, diğer yandan onlar için üzgündüm. Fark etmeden bu shipe kendimi çok kaştırmıştım. En azından bu durum hikayeyle ilgili planlarımı bozmamıştı.

Karnımın acıktığını hissettiğimde uykumun kaçtığını da fark ettim. Uykusuzluk hali başımdaki ağrıyı körüklerken ayakta doğruldum. Sabahları başıma vuran şu ağrı en büyük düşmanımdı.

Üstüme beyaz bir tişört ve mavi bir kot pantolon giyip yurttan çıktım. Kampüsteki kafelerden bir şeyler atıştıracaktım.

İkinci öğretim öğrencisi olduğum için sabahların benimle pek işi yoktu. Bazen ödevlerimi tamamlardım ama onun dışında sabahları yapacak aktivitem olmazdı.

Yurduma en yakın kafeye girdiğimde biraz sıra olduğunu gördüm. Daha da acıkmaya başlıyordum ancak bu sırayı beklemek zorundaydım.

Sıralarda insanlara yakın beklemeyi sevmezdim bu yüzden neredeyse bir kişilik boşluk olurdu önümdekiyle aramda. Sıkışık sıra olmaya ne gerek var? Önümdekinin sırtına yapışınca saha hızlı bitmeyecekti sıra.

Ben bunları düşünürken uzun boylu bir çocuk önüme geçti. Bu ani durum karşısında şaşırdım ve birkaç adım geriledim. Yanında da bir arkadaşı vardı. Ben de kısa bir kız sayılmam ama onlar o kadar uzundu ki ancak onuzlarına geliyordum.

"Bakar mısın?" diye seslendim. Ortalama aynı yaşlardayızdır diye tahmin ettiğim için "siz" deme ihtiyacı hissetmemiştim.

Bakışlarını bana çevirdiğinde denizden bile daha mavi gözlerini açığa çıkardı. Fazlasıyla yakışıklı bir çocuktu. Aslında, yakışıklı kelimesi de bunu karşılamıyordu. Hafif dalgalı sarı saçları ve onlarla mükemmel bir uyum içindeki cam kadar berrak, mavi gözleriyle masum bir hali vardı ancak bu hali ona bir çekicilik kazandırıyordu. Yakışıklı değildi, belki de onu tanımlamak için yeni bir kelime gerekirdi.

Bakışlarım saniyeler içinde çocuğun tüm yüzünde dolaştı ve ardından ana meseleye döndü. "Önüme geçtin."

Çocuk bir an arkadaşına döndüğünde ben de bakışlarımı arkadaşına çevirdim. Düz siyah saçlı ve koyu gri gözleriyle alışılmışın dışında bir görüntü elde ediyordu. Hafifçe aralık ağzından dişlerindeki teller görünüyordu. Ancak onun da kendince bir çekiciliği vardı fakat hitap ettiği kızların pek fazla olacağını sanmıyordum.

Gözlerim onun üzerinde biraz daha oyalandı çünkü her gün sarışın mavi gözlü birini görebilirsiniz ancak koyu gri göz sık rastlanan bir renk değildi.

Bakışlarımı yeniden sarışına çevirmeme sebep olan şey onun özür dilemesiydi. "Özür dilerim, o kadar uzak durunca sırada olduğunu düşünmemiştim." Sesinin tonundaki bir şeyler bana fazlasıyla samimi geliyordu. Bakışları da aynı şekilde bir tanıdığa bakar gibiydi. Beni bir arkadaşıyla karıştırdığını sanmıyordum ama tanıdıkmışız havalarıyla konuşması biraz tuhaftı. Belki de benim kuruntumdu.

"Sorun değil." dedim o kenara çekilip geçmem için bana yer açarken. Birkaç adım daha öne attım ve bakışlarımı yeniden gri gözlü çocuğa çevirdim. Bana bakıyordu. Bu normaldi çünkü az önce arkadaşına sıramı kaptığını söylemiştim.

Ona baktığımda bakışlarını kaçırdı. Utangaç bir insan olmalı. Önemli değl, sonuçta onlarla bir daha karşılaşmayacağım gibi büyük bir cümle kurmayacağım ancak bu koca kampüste böyle bir şeye pek olanak vermiyordum. Tabii her sabah bu kafeye geliyorlarsa başkaydı.

Bir soğuk sandviç ve kahve aldıktan sonra herhangi bir yere oturdum. Sarışın ve gri gözlü çocuk aklıma takılmıştı. İlk görüşte aşka inanmazdım bu yüzden böyle saçma bir sebebi işin içine bile katmayacaktım. Sadece etkilenmiştim çünkü ikisi de yakışıklıydı. Yani, inkar etmenin manası yoktu. Erişkinliğe ulaşmış pek çok kız ve erkek görünüş açısından yeterince güzellerdi ve bence bunun kiloyla alakası yoktu. Kişisel bakım yapan herkes kilolu da olsa zayıf da olsa güzel görünürdü. Tabii bu benim şahsi fikrim.

Onların da sıradan çıktığını gördüğümde önce sarışınla göz göze geldim. Bana gülümsedi. Arkasından gri gözlü geliyordu ancak o benim bulunduğum tarafa bakmıyordu.

Sarışın çocuk gri gözlünün bileğini tuttu ve benim masama doğru sürüklemeye başladı. Mesela neden? Sıramı kaptığını söylediğim için özür dilerim, beni salar mısın?

Yanıma geldiklerinde kahvelerini masama koydular. Harika(!) Sarışın çocuğun yüzünde hala büyük bir sırıtış vardı ve bu durum gözlerinin hafifçe kısılmasına sebep oluyordu.

Karşıma oturmaya yeltendiğinde ona tip tip bakıyordum. Tanışmak istediğini anlamıştım bu yüzden ses etmedim. Yani, fazladan birkaç insan tanımakta bir sorun olmamalıydı.

Gri çocuk da yanına otururken iç geçirdi. Sarışın çocuk konuya nasıl gireceğini düşünürcesine ensesini kaşıdı. Grili çocuğun ise elleri titiriyordu. O kadar mı korkunçtum? Bu durum sinirimi bozdu.

Hadi, Mahpare! Göreyim seni, diye düşündüm ve kahvemden bir yudum alıp konuşmaya başladım. "Adım, Mahpare. Türk dili ve edebiyatı öğrencisiyim, ikinci yılım."

Onun ardından sarışın çocuğun gülümsemesi geri geldi. "Ben, Demirtuğ. Yazılım mühendisliği okuyorum, üçüncü senem." Ben de ona gülümsedim ve kafamı kafifçe sağa yatırıp saçlarımı geriye attım.

Gözlerim bu sefer gri çocuğa kaydı. Biraz öne eğildim. Saçlarım yeniden öne düşmüştü. "Bu marjinal gözlünün adı nedir?" Aslında bu soruyu ortamın havasını yumuşatmak ve onu rahatlatmak için sormuştum ama askine daha da kaskatı kesildi. Sakin olun insan eti yeme alışkanlığım üzerine doktorumdan tavsiye alıyorum(!)

Demirtuğ da bu sessiz haline şaşırmış gibi ona bakıyordu. Normalde böyle değil miydi? Hiçbir şey anlamamıştım. "Onun adı Sedat. Kalanı benimle aynı."

Anlamış gibi başımı salladım. "Memnun oldum." Yeniden gülümsedim ancak bu sefer öncekinden daha gerçekçiydi. Ortam biraz gerici ve neden aniden tanıştık anlamadım ama olmuştu bir kere.

"Buraya sık gelir misin?" diye bir soru yöneltti Demirtuğ.

Sandviçimden bir ısırık almadan önce "Evet. Ya siz?" dedim ve soruyu ona yönelttim.

"Değişiyor. İlk defa bu saate geliyoruz ama." Yine cevaplayan Demirtuğ olmuştu. Sedat ise hiç konuşmadan oturuyordu. Bana bakıyordu ama gözlerime bakamıyordu, en azından ben onu döndüğümde gözlerini kaçırdığı için böyle bir sonuca vardım.

Bir süre sessizlik masayı ele geçirdi. Yeni insanlarla tanışmanın en sevmediğim yanı da buydu. Konu bulmak zordur. İkisi de gözlerini dikmiş bana bakıyordu, sessizlik onları rahatsız etmişe benzemiyordu.

En sonunda aklımdaki soruyu sormaya karar verdim. "Neden aniden benimle tanışmak istediniz?" Bu soru kulağa biraz kabaca geliyordu, en azından benim için ama merak ediyordum işte. Önüne gelen her insana hadi tanışalım, demezsin sonuçta. Veya gözlerini dikip bakmazsın.

Bu iki çocuk beni tuhaf bir şekilde rahatsız ediyorlardı çünkü aşırı samimi davranıyorlardı. Sormadan masama oturdular, aniden tanıştılar, ses tonlarında -Demirtuğ'nun ses tonunda- mesafeli havadan eser yoktu. Yani yeni tanıştığımızdan emin olmasam daha önce tanıştık mı diye sorgulardım.

Demirtuğ gözlerini kaçırdı ve kendi bardağına çevirdi. Ağzı açık, yamuk bir şekilde güldü. Açıklaması yok muydu yani? Ondan ümidi kesip bakışlarımı Sedat'a çevirdiğimde "Sana yapmayalım demiştim." diye mırıldandığını gördüm. Sanırım Demirtuğ'nun duymasını istiyordu ama ben de duymuştum.

"Her neyse. İnsanlarla tanışmaktan haz almıyor değilim sonuçta. Sadece garip gelmişti ama görünüşe göre açıklaması yok ya da var ve söylemek istemiyorsunuz. Fark etmez." Bugün sorularıma ikinci kez cevap alamıyordum. Bu insanlar yaptıkları çeyi neden açıklamaz ki sanki? Benimle tanıştıkları için onları kesmeyeceğim sonuçta.

"Bir öğrenci yeni bir uygulama kurmuş. Duymuşsunuzdur. 'Ay Parçası Yazar.' Bu kampüstenmiş, tanıyor musunuz?" Öylesine sohbet açmak için sorduğum soru ikisini de dondurmuştu. Kuran kişiyi sevmiyorlar mıydı? Onlar kursaydı böyle şaşkın bir tepki vereceklerine övünürlerdi diye düşünüyorum.

Hadi ama! Sorularım bu aralar neden böyle cevapsız kalıyor? Cidden zor sorular mı soruyorum?

Demirtuğ konuşmak için ağzını açtığında Sedat ilk defa konuştu. "Tanıyoruz. Neden sordun?" Sedat'ın sesi düşündüğümden daha kadifemsiydi. Bir şarkıcının melodik sesini taşımıyordu ancak insanda sonsuza dek onu dinleme isteği uyandırıyordu. Kaç yaşında olursanız olun "Bana bir hikaye okur musun?" diye sorma isteği oluşturuyordu içinizde.

Sesinin etkisinden sıyrılınca dediğine sırıttım. "Ona tebrik etmek isterdim. Kurduğu uygulama gerçekten çok güzel. Her özelliğine bayılıyorum."

"Beğendin mi?" Yine Sedat sormuştu. Demirtuğ ise Sedat'a tek kaşını kaldırarak bakıyordu.

Başımı sallayarak onayladığım sırada Demirtuğ sırıtarak bana döndü ve konuşmaya başladı. "Mahpare ve ay parçası yazar uygulaması. Biraz ironik."

Dedikleriyle kaşlarım hafifçe havalandı. İnsanlar genelde en popüler isimlerin bile anlamını bilmezler ancak o, Mahpare'nin anlamını biliyordu. İsimlere ilgisi vardı herhalde.

Bu soruyu sorarsam yine bir cevap alamayacağım hissine kapıldığım için bu varsayımı olduğu gibi bıraktım. "Evet, ben de fark ettim. Bu yüzden kulağa tuhaf gelse de uygulamanın adına bir şey diyemiyorum."

İkimiz de güldük ama Sedat hafifçe gülümsemekle yetindi. Bence o da gülmek istiyordu ama utanıyordu. Yeni insanlarla tanışmak gerici olabiliyor, o yüzden çok şey etmeyecektim.

Aniden Sedat ayağa kalktı ve Demirtuğ'a döndü. "Derse gitmemiz gerekiyor."

Demirtuğ da kalkarken onlara baktım. "Birinci öğretim misiniz?"

"Sen ikinci öğretim misin?" diye karşılık verdi bana. İkimizin de sorusu cevapsız kaldı çünkü Sedat'ın peşinden gitmesi gerekti. Yani buna pek de cevapsız denemezdi aslında, sonuçta anlamıştık.

Ben sandviçimi ve kahvemi bitirene kadar biraz daha oyalandım ardından yurda geri dönmek üzere kalktım.


***

Size bu konunun doğuşunu anlatayım. İsim vermesem daha iyi olur sanırım ama ben bir anda dedim ki düşünsenize sevdiğiniz kızla iletişim kurmak için böyle bir uygulama kuruyorsunuz. Şaka için demiştim dediler ki yazmalısın tek bölümlük olması bile umurumda olmaz. Ben de dedim ki tamam hadi yazayım. Siz de okurken eğlenirsiniz umarım. Bu tür çok yazdığım bir tür değil ondan olaylar aşırı hızlı olursa uyarın lütfen.

Sept. 25, 2023, 3:15 p.m. 81 Report Embed Follow story
13
Read next chapter Uygulamanın Kurucusu

Comment something

Post!
Servi ∆ Servi ∆
Ve gerçekliği yansıtqn bir mevzusu var kurgunun ))
November 19, 2023, 10:58
Servi ∆ Servi ∆
Mahpare kesin Game of Thornes yazıyordur. Çok yoğun bir epik fantastik olarak tabii.
November 19, 2023, 10:21

  • Şeyma Nur Koyuncu Şeyma Nur Koyuncu
    Aslında Game of Thornes'i Mahpare yazdı çaktırmayın🤫 gizli bilgi November 19, 2023, 12:04
Servi ∆ Servi ∆
Geceleri herkes uyurken bizim oturup kitap yazmamız, hayallerimizi, düşüncelerimizi sayfalara (bilgisayar ve tuşlarına) dökmemiz o kadar güzel ki! Yani uyumamak çok güzel, öyle varsayın ndndndnd
November 19, 2023, 10:20
Servi ∆ Servi ∆
Ben şey diyorum; aşk üçgeni olacak. dhhdhshsbsbss 😂😂
November 19, 2023, 10:17
Servi ∆ Servi ∆
Ama insanın en az bir tane Ayşegül'ü olmalı. Kız motivasyon makinesi bildiğin
November 19, 2023, 10:16

  • Şeyma Nur Koyuncu Şeyma Nur Koyuncu
    Her insanın böyle bir arkadaşı vardır KFLEKVPRP yoksa o kişi kendisidir😂 November 19, 2023, 12:03
Servi ∆ Servi ∆
Sedat arkadaşım sesin sedan gelsin biraz. Olmaz böyle. Konuş azıcık. Kitabın yakışıklı erkek ana karakterisin dbhsj okurların sana aşık olmalı açıl biraz dndnsn
November 19, 2023, 10:15
Servi ∆ Servi ∆
Marjinal gözlüye kırıldım lakin kızım, anksiyetesi olmayan birine bile bunu söylersen garip olur dhjshsjsnsms
November 19, 2023, 09:16

  • Şeyma Nur Koyuncu Şeyma Nur Koyuncu
    Ya ama gri gözlü şimdi bence marjinal gözlü çocuk çok hoş geldi bana yani biri bana marjinal gözlü kız dese(ki kahverengi yani neresi marjinal) ben kırılmazdım dikkat etmiş falan derdim bence hoş 🥺❤ November 19, 2023, 09:22
  • Servi ∆ Servi ∆
    Ben marjinal'in anlamını bilmiyormuşum onu öğrendim 😂😂 November 19, 2023, 09:54
  • Şeyma Nur Koyuncu Şeyma Nur Koyuncu
    Bak o olabilir evet MCLRKVLR ben Kabilant'ın Kobaylarında duymuştum ilk marjinal kelimesini galiba. Sonradan da hep aklımda kaldı söylemesi çok hoş😂 November 19, 2023, 12:02
Servi ∆ Servi ∆
Profesyonel bir psikolog olmayarak diyorum ki, grili çocuğun anksiyetesi var. Jdjsjsjs
November 19, 2023, 09:14

  • Şeyma Nur Koyuncu Şeyma Nur Koyuncu
    KFPEOFRPOVRP güzel tespit sosyal anksiyete çok olası MCLRKVLR November 19, 2023, 09:20
❤️ 🔥 ❤️ 🔥
Ay hayalet okur dedin de bugün yine saçmasapan olaylar yaşadım ya... Nedir çektiğimiz.
November 18, 2023, 21:24
❤️ 🔥 ❤️ 🔥
Ayşegül bu ne övgü, yazılımcıyla anlaştınız mı 😅
November 18, 2023, 21:24
❤️ 🔥 ❤️ 🔥
Hıı kankasının adı Ayşegül müymüş? Bunu nedense şimdi garipsiyorum. Yalnız haber mükemmel değil mi? Türk yazılım öğrencisi...
November 18, 2023, 21:23

❤️ 🔥 ❤️ 🔥
İnternet üzerinden bir ieyler yazan herkes Mahpare ile empati kurmuştur okurken.
November 18, 2023, 21:22
❤️ 🔥 ❤️ 🔥
Gecenin bir yarısı uyanmışsındır ve ne yapsam derken kitap göz kırpmıştır. Geldi baştan okuma perileri.
November 18, 2023, 21:21
Yu Mə Yu Mə
Diğer bölüme ışınlanıyorum
November 18, 2023, 13:46
Yu Mə Yu Mə
Hadi ordan Sedat. Yüzün kızaracağı için kaçıyorsun. Kimse görmesin diye dimiii seni senii
November 18, 2023, 13:45

  • Şeyma Nur Koyuncu Şeyma Nur Koyuncu
    😂😂 gitme çocuğumun üstüne insan ilişkilerinde kötü o November 18, 2023, 14:24
  • Yu Mə Yu Mə
    Onu tatlı yapan da bu 🤫 November 18, 2023, 14:48
Yu Mə Yu Mə
Gerçekten gerçek hayatta yaşansaydı ne harika bir olay olurdu bu. Gözyaşım pıt
November 18, 2023, 13:44
Yu Mə Yu Mə
Ayy hiç de hızlı değil yazarcım. Ne iyi etmişinn
November 18, 2023, 13:43

Yu Mə Yu Mə
Yaaa yoksa kız için mi açtı o siteyii. Ne tatlı. Eridim (⁠๑⁠♡⁠⌓⁠♡⁠๑⁠)
November 18, 2023, 13:42
Yu Mə Yu Mə
Ship ship ship ship :D
November 18, 2023, 13:41
Yu Mə Yu Mə
Belki de sana mesajı atan kişi eski okuyucundu.. Bak kesin o he
November 18, 2023, 13:29
Load more comments
~

Are you enjoying the reading?

Hey! There are still 1 chapters left on this story.
To continue reading, please sign up or log in. For free!