Dostumun gözlerinde günlerdir tanık olduğum panik hali ve hüzün canımı sıkıyordu.Adil'in oyununu öğrendiğinden beri Fırat'ın gergin haline, ondan da ötesi kalp kırıklığına derman olmak istiyordum ama elimden de bir şey gelmiyordu.
Gözlerime bakıp bana yardım et diyen kardeşime tamam bulacağım bir şeyler demiştim ama Serdar ve Caner'e nasıl yaklaşmam gerektiğinden de emin değildi. Birbirlerinden hoşlanmayan, bir araya gelmemek için yol değiştiren insanlardık biz sonuçta. Durup dururken yanlarına gidip, ben geldim diyemezdim ki! Fırsat yaratmak zorundaydım ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.
Sırf kafasını dağıtsın diye gay bar teklifine bile evet demiştim ve günlerdir benlik olmayan bir şeyi nasıl yapacağımı düşünüp duruyordum.Buna rağmen hazırlanmış, saçlarıma şekil veriyordum.Aynaya baktım iyi görünüyordum, yani her zamanki gibi yakıyordum yine ortalığı. "Ulan ben ne düşünüyorum lan, heriflere mi beğendireceğim kendimi! " Kendi kendime gay bara gideceğim gerçeğiyle aydınlanırken yüzümü buruşturdum. "Ulan Fırat, senin için düştüğüm hale bak lan! " Buna rağmen aynaya bakmaya devam edip, saçlarımı son kez düzelttim. Erkek kız fark etmeden herkesi düşüreceğime inancım tamdı.
Yurttan çıkarken Fırat'ın benden daha heyecanlı hali gözümden kaçmamıştı. Barın önüne geldiğimiz de ayaklarının geri geri gittiğini fark ediyordum ama buraya kadar gelmişken içeri girmeden geri döndürmezdim. Benim saf arkadaşım gözünü belli ki Adil gerizekalısıyla açmıştı , bu gece başka insanların da varlığını test edebilirdi. Kendimi pezevenk gibi hissediyordum ama Fırat için değerdi.
Kulak patlatacak müzik, dans edip öpüşen erkekler ,envai çeşit alkol... Far görmüş tavşan gibi sağa sola bakınıyordum. Ulan ben nereye düşmüştüm. Üstelik karşıma geçip oturan çam yarması bir herifle bakışlarım kesişip duruyordu.
"Oğlum şu karşıdaki herif beni mi kesiyor yoksa yanlış mı anlıyorum? "
Fırat gülmemek için dudaklarını ısırıp çenemle işaret ettiğim yere baktı.
"Cevo durum ciddi görünüyor oğlum. Bu abi niyeti bozmuş ben sana diyim! " Kahkahasını tutmayı bırakıp gülen Fırat'a sinirle bakıyordum. Benim burada caanım götüme göz koymuşlardı ama dostum dediğim adam bu halime kahkaha atıyordu.
"Lan herkes birbirini kesiyor burada. Korkuyorum Fırat, göte geleceğim oğlum. " Korkmaya başladığım gerçeği beni telaşlandırırken, Fırat'ın sürekli içip duruyor olması da gözümden kaçmıyordu.
Uyarmak, kendini bulacağı bu gece de onu durdurmak istemesem de sonuçta askerdik ve başını derde sokacak bir şeye bulaşmadan bu geceyi atlatmak istiyordum. Dans pistine çıkan arkadaşımı izleyip, usul usul yanıma yaklaşan herifleri de fark etmiyor değildim. Fırat değil de ben kendimi buradan kazaya kurban gitmeden çıkarsam iyi olacaktı.
"Yalnız mısın? " Duyduğum kalın sesle bakışlarımı Fırat'tan çekip ne ara dibime girdiğini fark etmediğim herife çevirdim. Ulan adam beni bakışlarıyla sikiyordu. "Niye sordun aslanım, hayırdır? " dedim en erkek sesimle. Cevabım hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi. Böyle olmamalıydı, ben adamı uzaklaştırmak için ağır abi tavrı takınırken, herifin gözleri parlıyordu. Kendimi hiç güvende hissetmiyordum anasını satayım!
"Hoşuma gittin, beraber bir şeyler içelim mi? Ya da direkt bana da geçebiliriz! " Ee yuh ebesinin şeyi ama! Gayler arasında işler böyle mi yürüyordu? Adam yürümüyor, bildiğin koşuyordu.
"Bakışlarını benden çek, sikmiyim belanı. Gay değilim ben! " Dişlerimin arasından tıslar gibi konuşurken, gözlerimden alev çıktığına emindim. Benim öfkemin aksine herif bana yanlamaya devam ediyordu.
"Ooo vahşiyiz! Severim. " Kız erkek fark etmez herkesi kendime düşürürüm mü demiştim ben! Aklımı sikiyim. Belamı bulmuş gibi hissederken dans pistinde kopan kıyameti yeni fark ediyordum. Adil piçi Fırat'ın dans ettiği adamın yakasından tutmuş sarsıyordu. Bu psikopat ne ara buraya gelmişti? Yerimden hızla kalkıp piste yürüdüm. Öküz gücündeki Adil'i ayırmadan önce sarhoş ve ayakta durmakta zorlanan arkadaşımı korumaya alıp pistten çektim. Saniyeler içinde ortalık birbirine girmiş, Adil adamın yüzüne çoktan yumruğu geçirmişti. Güvenlikler, barın sahibi derken bir anda kaosun ortasına düşmüştük.
Allah'tan Matteo denen herif şikayetçi olmamıştı da sâdece yaka paça dışarı atılarak bu işten sıyırmıştık. "Gerizekalısın Adil! Ortalığı sikip attın iki dakikada! Hastasın oğlum sen hasta!" Sinirden eli ayağı titreyerek Fırat'a yanaşan çocuğu, evire çevire dövesim vardı. Fırat'a karşı bir şeyler hissettiği çok belliydi ama işin bu tarafına karışmayacaktım artık. Fırat ne istiyorsa onu yapmakta kararlıydım.
Bakışlarımı kaldırıma yatmaya hazır arkadaşıma çevirdim. Bayağı bayağı sokakta uyumayı düşünecek kadar sarhoştu. Onu nasıl yurda sokacağımı düşünürken, Adil çakalı Fırat'ı evine götürmek için ikna konuşması yapıyordu. Puşt, sanki anlamıyordum niyetini. Yurtta sıkıntı olur ayağına dostumu ağına düşürecekti. Beni de bu manzarayı izlemekle yetineceğim sanıyordu ama çok yanılıyordu.
"Serdar'ı ararım şimdi. Seni de içeri sokar bir şekilde. Merak etme Fırat bana emanet. "
Bahanelerini severdim ben onun, yemiş gibi yapmak işime gelirdi. Serdar'a yakınlaşmak için fırsatı ayağıma getirmişti ama haberi yoktu. Onları az çok tanıyorsam, ellerinde mutlaka bir şeyler vardı. Ben de Cevo'ysam oyunlarını götlerine sokardım. Bu iş Fırat'a kalsa çoktan Adil itine kendini kaptırıp oyunu falan unuturdu. Ama yaptıkları adiliği ben arkadaşıma unutturmayacaktım.
Taksiye atlayıp giderlerken ben de yurda gitmek için başka bir araç çevirdim. Kafam biraz kıyaktı ama aklım hâlâ zehir gibi çalışıyor haldeydi. O gün bugündü, Serdar itini bir şekilde kafalamam lazımdı.
Taksi yurdun olduğu sokağa girer girmez, Serdar'ı sokağın başında elleri cebinde beklerken gördüm. Adil sözünde durmuştu.Parayı verip indim, Serdar oflayarak yanıma geldi. Dağınık sarı saçları, üzerinde okulun eşofmanlarıyla uykusundan uyandığı belliydi. Gerizekalı palto giymeden tarzan gibi sokağa atmıştı kendini.
"Sizin bar sevdanız yüzünden olan benim uykuma oldu lan! Bok vardı o kadar içecek! " İçimden kendime sakin ol Cevdet temalı konuşmalar yapmam lazımdı çünkü yurdun önünde olay çıkmasını istemezdim.
"Serdar'cım, güzel kardeşim benim! " Yanına yaklaşırken bir taraftan da dişlerimin arasından konuşmaya devam ediyordum. "Beni içeri soktuktan sonra zıbarıp yatabilirsin. Prenses uykusundan ettik seni ama fikir senin sokuk arkadaşından çıktı. " Evet acayip iyi gidiyordum, hiç sinirli değildim! Bu çocuğu görür görmez her seferinde kan beynime sıçrıyordu. Sakin kalamıyordum. Sarı saçları, mavi gözlerinin ekmeğini yiyen bu çocuğun; prens kılıklı görüntüsüne rağmen ben onun içindeki kroyu görüyordum. Oyunbaz herifin tekiydi. Madem oyunları seviyorlardı ee benim yaptığımı da hoş görebilirlerdi. Nihayetinde bu yolda her şey mübahtı.
Kafamdaki onlarca tilkinin kuyruğu birbirine değmiyordu. Muhabbeti sürekli hale getirmek için bir hamle yapmalıydım ama yol boyunca düşünmeme rağmen aklıma yatan tek bir fikir bile bulamamıştım.
Serdar yanımdan sinirle geçip güvenliğin yanına girdi. Bir kaç dakika sonra kapı açılınca sabırsızlıkla kendimi içeri attım. Arkamdan gelen Serdar bana gülerek bakıyordu. "Ne oldu oğlum korktun mu almazlar diye? Topuklarını götüne vura vura attın kendini içeri. " Kısık kahkahası canımı sıkarken, yanına gidip omuzlarından tutarak kendime çektim. Vanilya mı kokuyordu bu herif? Aklım dağılırken gözlerine baktım. "Vallahi Serdar'cım senin yardımınla olunca bir bokluk çıkar diye işimi sağlama alayım dedim. Malum sizin ipinizle kuyuya inen kuyuda kalıyor. "
Beni ittirip kendinden uzaklaştırınca, bir anda duraksayıp çakır mavilerini bana çevirdi. Gece karanlığında bile kedi gözü gibi parlıyordu."Bir daha bana dokun bak ,ellerini alıp götüne sokmuyor muyum? " Oooo sinirliydi de beyimiz! Demek temas sevmiyordu. Aklıma gelen fikirle yanına biraz daha yaklaştım. Kokusu yine burnuma çalınınca yüzümü buruşturdum. Erkek adam vanilya mı kokardı lan?!
"Niye ulan! Porselenden mi yapıldın, kırılır mısın a*mına koyayım? " Gülerek söylediğim sözlere sinirle karşılık verdi. Avluyu geçip binaya gireceğimiz esnada durdurup sert sandığı bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Hee porselenden yapıldım. Sevmediğim insanların bana dokunmasından nefret ederim! Yeterli bir cevap mı? "
Bak bak Serdar beyimize hele sen! Demek sevmediği insanların dokunmasından nefret edermiş! Beynimde yanıp sönen neon ışıkları takip etmenin zamanı gelmişti demek ki! Dokunmanın alasını yapmassam içimde kalırdı. Kafam hazır kıyakken aklıma gelen fikire geçiş izni verdim.
Prens Serdar'ı biraz aglatsam ne çıkardı? Bu gece gaylerden öğrendiğim en iyi yöntemi uygulayacaktım.
Muhabbet açmanın en iyi yolu yürümek değil koşmaktır gay düsturunca; bana bakan öfkeli çakır mavilerine aldırmadan ,çenesinden tutup dudaklarına yapıştım. Ne olduğunu anlamasına izin vermeden alt dudağını emmeye başladım. Tuhaftı ama kötü hissetmedim. Bir kaç saniye sonra kafası yerine gelen sarışın, beni var gücüyle itti. Sırtım duvara çarparken, elleriyle dudaklarını sertçe sildi. Sırıtarak bakıyordum ona! İşte cevo dedim içimden, al sana ölene dek sürecek bir muhabbet...
Yan çifti nasıl buldunuz? Sevdiniz mi?
Vielen Dank für das Lesen!
Wir können Inkspired kostenlos behalten, indem wir unseren Besuchern Werbung anzeigen. Bitte unterstützen Sie uns, indem Sie den AdBlocker auf die Whitelist setzen oder deaktivieren.
Laden Sie danach die Website neu, um Inkspired weiterhin normal zu verwenden.